17 Aralık 2018 Pazartesi

dogalmodern instagramda..

Biliyorsunuz çok direndim sosyal medyada yer almamak için, çok sordunuz çok istediniz.. Sonunda oldu..

Sadece tek fotoğrafla anlatıp geçebileceğim paylaşımların bir yığına dönüşüp blogta yazısının yazılması için aylardır sırada beklediğini görünce yükümü azaltacağını umarak oluşturuldu bu hesap.. Uzun uzun yazılarıma yine blogta devam ediyor olacağım.. Tek fotoğraflık paylaşım ve tavsiyelerim de artık instagram üzerinde olacak.. Hayırlısı olsun bakalım..


6 Aralık 2018 Perşembe

Küçücük Bir Kızın Kocaman Hayal Dünyası: p.a.i.n.t.e.r.a @Instagram


Resim çizmek sevmekten öte bir tutkuydu hep kızım için.. Sabah kalkar kalkmaz dolaptan kağıt alır, otururdu masanın başına.. Akla gelmeyecek konularda resimler çizer, hikayeler yaratırdı hep.. Düşlediği herşeyi de ne yapar ne eder çizmeyi becerirdi, öyle yada böyle.. gün içinde bi şekilde ortalıktan kaybolup sesi çıkmıyorsa biliyordum ki yine resminin başında.. Küçük bir bloknot yanımızdan ayrılmaz olmuştu her dışarı çıkışımızda.. Arabada her daim ayrı bir defter ve boya seti vardı.. o defterlerin sayfaları çabucak biter, gidilen yerlere, arabaya binenlere hep ama hep mutlaka bir resim hediye edilirdi.. Evde her an bir yerden bir resim çıkardı karşımıza.. Bazen masanın altına düşmüş, bazen yerde çizildiği yerde kalmış, bazen boyanırken yarıda kalmış, bazen dışarda bloknota çizip çantama iliştirdiği yerde unutulmuş.. En sevdiğim şey de her resmini ona anlattırmak.. Gördüğüm o resmin sadece bir inek, bir ev, bir kuştan ibaret olmadığını, kocaman bir hikaye barındırdığını o pırıl pırıl gözlerin heyecanıyla dinlerken bana yaşattığı o anların tarifi yok.. Duvarlara as as sığmayan bu değerli çizimleri kutular da almamaya başladıkça sanal ortamda sürekli gözümüzün önünde bi yerde bir arşiv olarak tutmak en mantıklısı diye düşünmeye başladım..
p.a.i.n.t.e.r.a instagram hesabı bu amaçla oluşturuldu.. Orada göreceğiniz her bir resim bir hikaye barındırıyor, bunları tamamen sizlere aktarabilmem mümkün değil, basit hashtaglerle vurgulamaya çalışabiliyorum sadece.. O kocaman hayal dünyası karşısında elimden gelen sadece bu, yoksa resmin altına destan şeklinde bir açıklama eklemem gerekiyor..
Ben hayatım boyunca onun bu resim tutkusuna hep destek veriyor olacağım, farklı farklı yollardan belki.. Bu da onlardan biri..
Sizleri de bekleriz..
p.a.i.n.t.e.r.a @Instagram

5 Aralık 2018 Çarşamba

XRay Cihazlarından Çocuklarınızın Yemek ve Sularını Geçirmeyin, Geçirmek Zorundaysanız da Yedirmeyin..

Bu konuya lütfen ama lütfen dikkat edin..
İnsanların genelde dikkat etmediğini gözlemlediğim için yazma gereği duydum.. Avm ya da herhangi bir yere girerken çantalarınızı geçirdiğiniz xray cihazlarına eğer çantanızda gıda varsa doğrudan koymayın.. İçinden gıda malzemelerini alarak çantanızı geçirin ya da çıkaramayacağınız kadar çoksa malzemeleriniz, güvenlik görevlisinden çantanızı cihazdan geçirmeden kontrol etmesini rica edin.. Gıda var dediğinizde toleranslı davranıyorlar, çocukların xrayden geçmemeleri konusunda olduğu gibi.. Sadece havaalanlarında maalesef ki öyle insani yaklaşım yok, tabii ki havacılık kanunları gereği daha sıkı kontrol gerektiriyor bunu anlıyorum ama her seferinde acımasızca, azarlayarak, teröristmişim yaklaşımında olmaları çok canımı sıkıyor her seferinde.. Neyse bu başka bir yazının konusu.. Yani uçaklı seyahatlerde çocuklara yiyecek hazırlayıp, bebeğe mama hazırlayıp uçağa binmek çokta sağlıklı birşey olamıyor maalesef, tüm gıdalar mecburen xray cihazlarından geçerek giriyor miniklerin midesine..
Özet olarak benim her xray cihazından geçişte çok dikkat ettiğim bir konu bu, mecburen geçmek zorunda kaldığı durumlarda da çocuklara yedirmiyorum o gıda ya da suları..
Genelde dikkat edilmediğini gördüğüm için bu konuya dikkat çekmek istedim..

3 Aralık 2018 Pazartesi

Uzun bir Aranın Ardından..

Yazacak söyleyecek cevaplanacak çok şey birikti.. Gönderdiğiniz tüm maillere teker teker döneceğim, çocuklar uyudukça da bol bol yazacağım söz..

1 Aralık 2018 Cumartesi

Kalça Çıkıklığı Üzerine..

Aşağıda okuyacağınız yazı yakın bir arkadaşım tarafından kaleme alındı ve benden de yayınlamamı rica etti, bu konuyla mücadele etmeye çalışan insanlara bir nebze de olsa yol gösterebilmek için.. Hiç beklemedikleri bir anda hayatlarına giren kalça çıkıklığına karşı verdikleri savaş, edindikleri tecrübeler ve sonunda kazandıkları zaferin hikayesidir bu..


“Evet, Eylül bize küçük bir sürpriz ile geldi ve biz bu sürprizi 1. ay kalça çıkığı ultrason kontrolü sırasında öğrendik. Yaşadıklarımızı paylaşmak istedim çünkü bu süreçte doktorların bilgilendirmelerinden daha çok aynı durumu yaşayan kişilerin bloglarını okumak iyi hissettirdi, çok faydalandım. 1. ay kontrolü sırasında Eylül’ün sağ kalçada tip3 kalça çıkığı, sol kalçada tip2c gelişim geriliği vardı. İlk anda sanki çocuğumuz sakatmış korkusuna kapıldık. Kendimi sorguladım, acaba yanlış mı tutmuştum ya da hamilelik sırasında ters bir hareket mi yapmıştım. Kesinlikle ilgisi yok, anne karnında gelişim sırasında oluşan bir durum, hemen bu düşüncelerden çıkıp Eylül’e odaklanmalıydım. Kalça çıkığında erken teşhis oldukça önemli, şanslıydık ki Eylül 1 aylıkken fark edildi, konunun uzmanını araştırdık ve alanına hakim doktorumuza karar verdik. 3 hafta Pavlik bandajı takılacak, gelişime göre nasıl ilerleyeceğimize karar verilecekti. Bu 3 hafta oldukça kritik, düz zeminde sırtüstü yatar pozisyonda olmalı, bacakların açık kalmasını engelleyecek otokoltuğu, anakucağı, bebek arabası, banyo yasak. İlk 3 gün Eylül oldukça huzursuzdu ama sonra alıştı. Bu 3 haftada en çok zorlandığımız kucağa alamamak oldu, sadece gaz çıkartmak için aldık o da birkaç dakika. 3. Hafta sonunda doktorumuz sol kalçanın yerleştiğini ancak sağ kalçanın istenen bölgeye ulaşamadığını, bu aşamada bandajla devam etmenin kemik deformasyonu açısından riskli olduğunu ve alçı ile devam edeceğimizi söyledi. Tabi ki çok üzüldük ama olsun bu durum geçiciydi ve Eylül hiçbirini hatırlamayacaktı, bu düşünce ile motive ettik kendimizi. Ve Eylül 2 aylıkken anestezi altında açık kalça ameliyatı oldu, göğüs hizasından ayak bileklerine kadar açıya alındı. Alçı bakımı oldukça kritik. İlk gün bakım konusunda endişeli ve tedirgindik ama ona da alışılıyor, önemli olan hızlıca kendi yöntemlerini geliştirmek. Kaka ya da çişinalçıya bulaşmaması gerekiyor. Önce bez kesip, kenarlarını flaster ile bantladık, ara bez olarak bezin içerisine yerleştirdik. Amaç çiş ve kakanın arabezde kalarak alçıya sızmasını engellemekti, öyle olmadı, tazikli kaka ön tarafa kadar yayıldı, arabezden vazgeçtik. Kullandığımız bezin 2 beden büyüğünü (biz 3 beden kullandık) kenar bariyerleri sıkıca içeride kalacak şekilde bağladık. Ön ve arka alçı kenarlarına da günlük ince pedlerden yapıştırdık. Arkaya sızan kaka alçıya değil pedebulaşmış oldu, kakalarda pedleri değiştirdik. Bezdeki polimerler çişi tuttuğu için çişin bulaşması gibi durum olmadı, önemli olan sızdırmayan markadaki bezi kullanmak. Diğer konu, çocuk büyüdükçe alçı dar geliyor, sık sık ayaklar kontrol edilmeli, morarma ya da şişme olabilir. Evet alçı özel bakım gerektiriyor ancak olumlu tarafı alçıdan tutmak şartı ile artık Eylül’ü istediğimiz kadar kucağımıza alabiliyorduk. Bu süreci normalleştirip gelişimine odaklandım. Hikaye kitapları, oyunlar, zeka kartları, sesli oyuncaklar derken zaman geçti. 2 ay sonunda doktorumuz kemiğin yerine yerleştiğini ve artık alçının çıkartılabileceğini söylediğinde dünyalar bizim oldu:) Bir süre daha bandajla devam. Ohh Eylül rahatlayacak alçısı çıktı derken çok huzursuz bir hafta geçirdik, sürekli bacaklarına bakıp ağlıyordu, bacaklarını yeni tanıyor hareket ettikçe korkuyordu. Bandajlı dönemimiz yeniden başladı. Bu sefer özel tutma şekli ile tutulduğu sürece kucak serbest, haftada bir banyo hakkımız var. Bacaklar içe kapanmadığı sürece sorun yok. Eteğimdendokulenler.blogspot.com’dan oldukça faydalandım, çocuk arabamızı değiştirdik(arkadaşımızdan ödünç aldık), doktorumuzundan onay aldığımız kanguruyu aldık. Altdeğiştirme minderini salıncağına koyduk ve düz zeminde yatar şekle getirerek kullandık, bir şekilde Eylül’ün oyalanması gerekiyordu. Alçılı dönemde dezavantaj olan yaz sıcakları bandajlı döneme geçince avantaj oldu, altını sadece bezle bıraktım, hiçbirşey giydirmedim çünkü bacak hareketlerini gözlemlemek gerekiyor. Dışarı çıkarken de müslin beze sardım. Sık sık şampuanlı su ile kafasını ve vücudunu sildim, alçının kirlenmemesi için gazlı bezle alçıyı sardım ve haftada bir gazlı bezi değiştirdim. Güneş D vitamini ve kemik gelişimi için çooook önemli, günde 10 dakika güneşleniyoruz. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bu süreçte hiç saklanmadım, saklamadım. Bol bol video, foto çekip paylaştım, sadece Eylül’e yazdığım günlükte bu durumundan ona hiç bahsetmedim. Uzun bir yol ama en önemlisi çözümü olması değil mi :) Unutmayın bebeğiniz bu günleri hiç hatırlamayacak..”

7 Ağustos 2018 Salı

Süt kesildiyse..

Sütünüzü iyi bir yerden alıyorsanız kesildi diye üzülmeyin sakın.. Sakın sütünüzü de atıp ziyan etmeyin..
Kesilen sütü ateşten almadan bir kaşık yoğurt ilave edin ve kaynatmaya devam edin. Sarı suyu iyice çıkıp beyaz kısımlar topak topak katılaşınca ateşten alıp plastik olmayan bir süzgeçten süzün..
Üstte kalan beyaz katı kısım iyice süzülünce tuzlayıp bir kapaklı kaba alın, peynir kullanacağınız her yerde kullanın..
Sarı suyu da atmayın, ekmek mayalarken, çorba yaparken kullanın da kullanın..
Bu iki nimeti de sakın ziyan etmeyin..
Ama tekrar söylüyorum sütünüzü iyi bir yerden almışsanız.. Öyle gelişi güzel sütlerin besin değeri olmadığı gibi elde edeceğiniz peynir altı suyu ve lorun da besin değeri yüksek olmayacaktır..


Mis gibi bahçe domatesi üzerine ev yapımı lor..

Mozaik Yapıştırma..

Mozaik yapıştırma çalışmaları bizim için çok özel.. Gördüğüm her versiyonunu almaya çalışıyorum çocuklara, çok çabuk tüketiyoruz çünkü.. Bu türü fiyat performans olarakta çok iyi, hem de parlak olması daha bir keyifli hale getiriyor.. Eminönünde bir kırtasiyede bulup almıştım ben, 1 tl miydi 1.5 tl miydi neydi.. Etraftaki kırtasiyelere sorun soruşturun, ince motor becerileri, sayılara göre yapıştıracağı renkleri bulması falan birçok yönde gelişimi destekliyor.. Fiyatının çok üstünde bir getiri sağlıyor..



23 Temmuz 2018 Pazartesi

Eski Gelenekleri Yaşatın..

Çocukluğumdan hatırladığımda içimi ısıtan ne varsa sunmaya çalışıyorum çocuklarıma.. Mutfaktan gelen güzel kokularla heyecanlandığım, gazozlu tatlı yaparken annem gazozdan birazcıkta bana bıraksın diye dibinden ayrılmadığım, sevdiğim birşeyi pişirdiğini söylemesiyle sabırsızlanıp pişmesini bekleyemediğim o anlar hayatım boyunca hafızamda diri kalacak..
Sıcacık bir mutfak, o mutfağı sıcacık yapan bir anne..Sanırım artık ben de çocuklarımın gözünde de olmak istediğim yerdeyim..
Kendi çocukluğumdan unutulmuş ve yaşatılmayı hakeden o kadar çok şey var ki.. Hepsini yaşatmaya çalışıyorum ben.. Büyüdüklerinde "Annem yapardı" cümlesi benim için en güzel yatırım bugünlerde.. Biliyorum ki sürekli kayıtta o küçük beyinlerin en önemli anıları çocukluk dönemlerine ait olacak.. Bugünlerde ne ekleyebilirsem kar benim için..
Benim anılarımdan onlara sunduğum güzellikleri belki onlar da kendi çocuklarına sunmak isteyecekler düşüncesi bile yetiyor..
Bizim yöredeki adıyla "mekik" sizin bildiğiniz adıyla "pişi ya da hamur" bunlardan biri..
Ekmek mayalarken hamuru biraz fazla tutup, bir kısmıyla ekmeğimi yapar kalan kısmıyla hamur kızartırım.. Sıcak ekmek partisi dediğimiz bu öğünlerin sabırsızlıkla beklenen başlangıcıdır pişi..
İçine biraz susam ve çörekotu da ilave eder, hamur kabarınca parça parça koparır elimde biraz açar ve yağda kızartırım..
Sonrası işte bu şahane görüntü..


Daha çok yapın, daha çok yaşatın bu değerleri..

15 Temmuz 2018 Pazar

Çocuğa Yüzme Öğretmek..



Bundan iki yıl önce İstanbulun ünlü otellerinde dersleri verilen bebek yüzme eğitimlerine iki çocuğumla da katılmış, çocuklara genel eğitimlerin dışında kişisel olarak da ilgi göstereceklerini düşünerek dahil olduğum bu programın, bu grup gitsin öbürü gelsin mantığında ilerlediğini gördükçe inancımı yitirmeye başlamıştım... Öyle ki bazı derslerde eğitmen "sabahtan beri burdayım yoruldum" deyip, havuza bile girmiyordu, benim beklediğim özel ilgiyi bırakın, gruba havuz dışından verdiği komutlarla dersi götürüyordu..
Kolluklarla suda özgür olmaya alışan çocukların bir anda kollukları çıkarıldı ve biz ebeveynlerin kucaklarına verilerek güya güvende hissetmeleri sağlandı.. Ama günden güne şunu hissediyordum çocuklarımda, "su bizi tutmaları gereken güvensiz bir yer".. Her hafta aynısı tekrarlanan grup hareketleriyle suya alışma pekiştiriliyordu sözde, böylece neden her hafta aynı şeyleri yapıyoruz sorusunun sorulması da engelleniyordu.. Bu pekiştirme hareketlerine rağmen biz çokta bir yol katedememiştik, aksine suya güven konusunda geriye gidiyorduk.. Bugüne kadar özenle inşa ettiğimiz suya alışmış hallerinden yavaş yavaş uzaklaşıyorduk.. Derslerin sonunda bizim ricamızla yaptırılan suya daldırıp çıkarma hareketi ile gazımız biraz alınıyor ama yüzme ve suya güvenme konusunda hiç ilerleyemiyorduk..
Çocuklardaki geriye gidişi net bir şekilde gözlemledikçe bırakma kararı aldık..
Sonra sorguladık eşimle.. Önce sudan tekrar korkmamaları gerektiğini öğretmemiz gerekiyordu.. Yani başladığımız yere geri dönmek.. Tekrar kollukları taktık.. Suyun kimseye ihtiyaç duymadan özgürce hareket edebilecekleri güvenli bir yer olduğunu tekrar hatırlatmamız biraz zaman aldı.. Sonrasında bir çocuk yüzmekten neden çekinir sorusunun cevabını aradık.. Evet, kafasının suya batması.. O zaman kolluklarla kafayı daldırarak yüzmeye alıştırmalıydık en başta.. Bunu kolaylıkla yapabilmesi ve teşvik etmesi için önce dalış gözlüğü aldık.. Herşeyde yaptığımız gibi bu iş içinde oyunlar denedik bir sürü.. Başta gözlükleri takıp suyun altına bakmalarını istedik 1-2 saniyeliğine.. Sonrasında gelsin oyunlar.. Suyun altına atılan oyuncaklar, suyun altında parmaklarla yapılan sayı bilmeceleri, yine suyun altında hangi elimde oyunları onların suya daha fazla kafalarını daldırmalarına, daha uzun süre nefeslerini tutma ve kontrol etmelerine yardımcı oldu.. Dalmaya iyice alışınca boylarını geçmeyen yerde kollukları çıkararak dalarak yüzmelerini istedik.. Her iki çocukta da ilk deneme yüzmeyle sonuçlandı.. Yüzdüklerini gördükçe daha da cesaretlenip daha uzun mesafe gitmeye başladılar.. Sudayken hep yanlarındaydık, bir saniyeliğine de olsa kafamızı bile çevirmedik onlardan.. Hep dokunabilecekleri mesafedeydik.. Sonrasında boylarını geçen yerlerde küçük mesafeler denedik.. İki çocukta da sonuç verdi.. Sonraki çalışma arada kafalarını çıkararak nefes almalarını istemek.. Önce boylarını geçmeyen yerde sonra boylarını geçen yerde küçük mesafelerde denemeler yaptık.. Gitgide mesafeyi açtık, biz genelde anneden babaya gidiyoruz şeklinde çalışmalar yaptık.. Yalnız olduğumda da, havuzda merdiven ya da kenar kısmın yakınına birlikte gelerek, çocuğumu buralara gitmesi yönünde yönlendirdim, denizde de ayağının değdiği kıyıya kadar..
Sonuç inanılmaz.. Kızım 4, oğlum 3 yaşında yüzmeyi öğrendi.. Kızım şu an babadan ve kuzeninden gördüğü stil yüzme çalışmaları deniyor.. Boylarını geçen yerlerde boy verebiliyor, yine boylarını geçen yerlere atlayıp dalarak dipten birşey alabiliyorlar.. Ve en önemlisi kafam dalacak korkusu olmadan özgürce yüzebiliyorlar..
Aksine kafalarını daldırarak yüzmeyi daha tercih ediyorlar..
Fotoğraftaki kızım.. Öyle müthiş yüzdüğü bugünlerden değil bu fotoğraf, yüzmeyi öğrendiği o ilk günlerden..
Yani yine aynı şeyi söyleyeceğim: Onların yapamayacağı hiçbir şey yok, yeter ki oyunlarla sevdirerek doğru bir şekilde yaklaşın..

6 Temmuz 2018 Cuma

Alternatif Aktiviteler: Deniz Kabukları..

Yazın yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri bu.. Denize indikçe toplayın bir-iki.. Yürüyüşe çıkın çocuklarla, doldurun eteklerinizi, ceplerinizi..
Biz yaz kış yaparız bunu, denizin dibinde olma şansını değerlendiririz hep..

Artık rutinimiz oldu zaten, denize inerken mutlaka poşet alınır, deniz kabuğuydu taşıydı hiç boş dönülmez denizden çünkü..
Neler mi yapıyoruz topladıklarımızla:
Dekoratif kutular: Çok işimize yarıyor bu kutular, kargoyla gelen sipariş kutularını atmıyoruz, farklı tasarımlarla süsleyip sonrasında çeşitli şeyler koymak için kullanıyoruz günlük hayatımızda..






Keçeli Kalem ile Boyayarak Yapılan Tasarımlar: Kelebekler, çiçekler, uğur böcekleri, çeşitli desen çalışmaları.. Aklınıza ne geliyorsa yapın, yapıştırın..


Dekoratif Süsler:
Evimizin önünü bunlarla süslüyoruz.. Rüzgarda çıkardığı ses adeta meditasyon etkisi..

Bunlar da duvarlarımızı süsleyen çalışmalar..

28 Haziran 2018 Perşembe

Buğday Çimlendirin..

Mucizevi birşey buğday filizi ve çimi.. İnternetten açın okuyun..
Genetiği ile oynanmamış buğday bulun öncelikle, ben ipek hanım çiftliğinden alıyorum.. Buğdayları bir gece suda bekletin.. Ertesi gün bir tepside ıslatılmış bir bezin arasına koyun ya da geniş bir kaba koyup ıslak bez ile üzerini örtün, bez kurudukça ıslatın hafif hafif elinizle.. 3-4 güne çimlenip uzamaya başlayacaklardır..
ister filiz haliyle tüketin ister kabta güneşe bırakın çimlensinler..
Bol bol yeyin yedirin..


27 Haziran 2018 Çarşamba

Çocuklar için Kitap Tavsiyesi-8..

Zamanında yazamadıklarım..

Yukakids Silinebilir Labirent:

Meslekleri Tanıyalım:

Adeda Pre Dikkati Güçlendirme Seti:


Adım Adım Satranç:

Karikatürlerle Nasrettin Hoca:

Tatil Gezegeni:

Yaratıcı Yaramazlık:


Çıkartmalarla Atatürk:



DGS Mix:

Yapboz Çıkartma Kitabı:

Yukakids Düz Yazı Okuma Yazma Seti:

Tübitak Çıkartmalı Matematik:

Gizli Büyüteçli Matematik:


Büyük Atatürk'ten Küçük Öyküler:

Resim Çiziyorum:


Kids Serisi:


Fenerli Kitaplar:

Mevsim Mevsim Oyunlar:


Yapımı Kolay Oyuncaklar:


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...