6 Mayıs 2016 Cuma

Anne Olmak..

Haşhaş tanesi büyüklüğündeki bir kalbin sesini duyarak başlayan süreç.. Bir mucizeyi taşımak karnında.. Daha onu görmeden, tanımadan sevmek.. Vücudunu paylaşmak.. Canına can, kanına kan katmak.. Hareketleriyle varlığını hissettiğin o müthiş zamanlarda bir anda duran dünya.. 9 ay 10 gün boyunca tüm sıkıntıları görmeyecek kadar çok sevmek birini.. Bulantılar, kusmalar, alınan kilolar, nefes darlıkları, kabızlıklar, hayatında bir gece bile yüzü koyun yatmamışken 9 ay 10 gün boyunca başka pozisyonlar aramak her gece mutlu mesut, vücuduna arının bıraktığı iğnenin acısını hiç duymayıp ona birşey olurmu diye kaygılanmak sadece, son günlerin onca kiloyu taşımaya çalışan belinin ağrılarını duymazdan gelip onun rahat olmasına odaklanmak her seferinde, arabanın her freninde geçirilen her kazada canının acısından çok ona birşey olmasının kaygısını taşımak ilk, son günlerinde yarattığı baskının zorluğundan ziyade erken gelmemesine dua etmek derdinde olmak.. 9 ay 10 gün boyunca birini hiç görmeden delice sevmek.. Dahası hayatında belli bir noktaya gelmiş, refaha ulaşmış bugün orada yarın burada gezerken bir anda bütün rahatını, vücudunu bozacak alt üst edecek bir karar almak.. Mantıklı düşündüğünde asla açıklanacak bir durum olmamasına rağmen bunu severek yapmak.. Ve gelen yumuk yumuk eller, açılamayan gözlerle bambaşka bir boyuta geçmek.. Yüzüne soluyan o küçücük savunmasız nefes ile gelen tarif edilemez duygular.. Sonrası uykusuz geceler, kendini unutup odaklandığın bambaşka bir hayat, hep bi yetişme telaşı, darmadağın bi beden.. Tüm bunları unutmak, full şarj olmak için küçücük bir gülümsemenin yettiğine şahit olmak inanılmaz bir şekilde.. Dahası o kadar sıkıntı, o kadar yorgunluğun üzerine bir daha aynı kararı almak.. Sağlıklı düşündüğünde delilik değil de ne.. Ama yapıyorsun.. Hiç düşünmeden hem de.. Küçücük bir gülüş, ufacık bir sarılış, sana doğru atılan minik bir adım, "anne çişimi tuvalete yaptım" cümlesi karşısında iş hayatındaki en büyük başarılarında bile hissetmediğin kadar büyük hissetmen kendini.. Kariyer, sunumlar, eğitimler, başarılar, terfiler.. Ne kadar da anlamsızlaşıyor bir anda.. Dünyada saflığın kaldığı tek yerin onun bakışları olduğunu gördükçe daha da güçlenmek.. Hayatımın en zor ama en keyifli dönemi diyebilmek hala kırılmış tırnaklarla, kusmuk kokulu tişörtlerle dolaşırken ortalıkta..

Hem sonsuz duygusallığı hem de sonsuz gücü aynı bedende barındırabiliyor olmanın adı aslında annelik.. Her bir an seni farklı farklı duyguların kıyılarında dolaştırırken diğer taraftan kendini tüm dünyaya kafa tutacak güçte hissetmek.. Hele hele bir de artık "annecim, anneler günün kutlu olsun, bunu senin için yaptım" diyen kocaman iki çift göz olmuşsa artık karşınızda.. Hiç merak etmeyin tüm dünyaya kafa tutabilirsiniz.. Ve tüm dünyaya kafa tutabilecek güçte çocuklar yetiştirebilirsiniz..

"Bir toplumu değiştirmek isterseniz önce annelerden başlayın" sözünü hiç unutmayın.. Bilinçli anneler bilinçli nesiller yetiştirir.. Etrafı boşverin, sadece çocuğunuzun gözlerinin içine bakın, ne yapmanız gerektiği sadece orada gizli..

Kendine güvenen ve empati yapabilen nesiller yetiştirebilmek dileğiyle..


Emek eden tüm annelerin anneler günü kutlu olsun..

5 Mayıs 2016 Perşembe

Bir Alerji Hikayesi Daha : Burun Tıkanıklığı ile Başlayan Süreç..

Uzun zamandır minik oğlumun allerjik durumuyla boğuşuyorum.. Kafamda dünya kadar konu birikmiş olsa da bir süre ara vermek durumunda kaldım.. Maillerle gelen "lütfen yazmayı bırakmayın" dilekleriniz için de çok teşekkür ediyorum..

Açık tenli çocuklara sahip olmanın bedeli sanırım bu.. Allerjiye yatkınlık.. Kızımda bir süre boğuştuğumuz atopik dermatit durumu, oğlumda burun tıkanıklığı ile patlak verdi.. Akşam 8 sabah 8 uyuyan çocuğun yerini geceleri kalkıp oturduğumuz bir çocuk alınca bunun nedenlerine odaklanmam gerekti bir süre.. O kadar parametre vardı ki tek tek hepsinin üzerinde dura dura, sırayla hepsini kese kese denemeler yaparak geçirdiğim uzun ve mücadele dolu bir dönem oldu.. Ama sonunda başardım.. Bu durumu yaşayanların az olmadığını da gördükçe bu süreçteki tecrübelerimi detaylıca yazmak istedim.. Genelde yaşanan süreç bir kulak burun boğazcıya gidip, geniz etiyse ameliyat için tarih almak, alerji ise kortizon+alerji ilacı ikilisi ile eve dönmek ya da bir alerji uzmanına yönlendirilerek 4 yaşın altında net bir sonuç alamayacağınızı bile bile 20 farklı alerjen için alerji testi yaptırmak, diğer taraftan onlarca farklı alerjen olduğunu da bilerek.. Burun tıkanıklığının nedeninin geniz eti mi yoksa alerjik durum mu olduğunu öğrenmek için bizim de ilk yaptığımız şey iyi bir kbb uzmanına gözükmek oldu.. Kök nedeni bilmek önemli, çözümü onun üzerine kuracağınız için.. Doktorun söylediği geniz eti+ burun eğriliği+alerjik bünye.. Bunlardan sadece biri olsa bu kadar rahatsız etmeyecekken üç faktör biraraya gelince, yatay duruma geçen bebeği uyutmayan bir tıkanıklık oluşturuyor.. Sonra gelsin uykusuz geceler.. Geniz etinin 2-3 yaş arası hızlı bir büyüme dönemine girdiği de dipnot.. Bu bir yaşındaki bir bebek için oldukça kötü bir haber.. Doktorumuzun 3 yaş öncesi almayacağını söylemesi ise mantıklı bir yaklaşım.. Diğer faktör olan burun eğriliği için yapılacak bir yok yapısal olduğundan.. Geriye alerji faktörü kalıyor tedavi süreci başlatılabilecek.. Onda da klasik yaklaşım kortizon+alerji ilacı.. Doktora söylediğim şey madem durum alerjik, ben bunun kaynağını bulacağım oldu, milyonlarca şey var bulamazsınız cevabıyla ayrıldım.. Doktorların tekdüze yaklaşımına inat ben yine her zaman yaptığım gibi çocuğumu gözlemleyerek bu durumu çözeceğime inanıyordum.. Hiç araştırmadan etmeden bebeğimi alerjenlere maruz bırakmaya devam ederek diğer taraftan ilaçla baskılamaya çalışmak durumu mantığıma tersti.. Sonuçta onu benim kadar iyi hiç kimse gözlemleyemez, ben elimden gelen birşey varsa yapmalıydım bu konuda da.. Hiçbirşey yapmadan ilaçlara sarılmak benim çocuk yetiştirme felsefeme aykırı.. Sonrasında deneme yanılma deneyleriyle dolu upuzun bir dönem.. İlk ele aldığım konu burun tıkanıklığının başladığı tarihti, yani eylül ayı.. Hem ek gıdaya başladığımız hem de kış döneminin başlangıcı olan ay.. İlk olarak gıdaları sırasıyla gözden geçirdim..Birer hafta arayla süt, yumurta, buğday, tek tek tüm sebze ve meyveler hepsini kese kese minik prensi gözlemledim.. Değişen hiçbir şey olmamıştı.. Sıra gelmişti mevsimsel faktörlere.. Kış ile birlikte kuruyan havanın yarattığı tıkanıklık olabilir mi diye buhar takviyesi yaptık günlerce yaşam alanına.. Yine değişen hiçbirşey olmamıştı.. Kaloriferleri kapattık sonra, bu biraz rahatlatmıştı onu.. Demek ki kaloriferin tetiklediği bir durumu vardı, bu cepte.. Sonbahar kış ilkbahar döneminde devam ettiği için alerjisi, üç mevsimin ortak noktası ne olabilir dış ortam açısından durumuna odaklandım sonra.. Çünkü mevsimsel alerji sonbahar kış ilkbaharda ayrı ayrı olabiliyor farklı bünyelerde.. Bizde üçünde de devam etmişti durum.. Ağaçlara bağlı, mantar küfe bağlı, diğer çevresel nedenlere bağlı olabilirdi.. Bunlara odaklandığım dönemde dışarıda uzun süre tutma ve hiç çıkarmama denemeleri yaparak gün boyunca, gece olduğunda bebeğimi gözleme dönemi başladı.. Dışarıda zaman geçirdiği günlerin akşamında daha rahat uyuduğunu gözlemledim sonra.. Evde kaldığı günlerin akşamlarında ise hiç uyumuyordu.. Demek ki durum mevsimsel ya da çevresel değildi, evin içinde onu rahatsız eden birşey vardı.. Farklı odalar, farklı yataklar, yastık kullanıp kullanmama, odanın sıcaklık nem değerleri gibi yine bir sürü deneme yapıldı.. Ev içinde zaten hiç kimyasal deterjan kullanıyordum, yiyeceklerimizin hepsi ipek hanım çiftliğinden geliyordu, o nedenle kimyasal kaynaklı birşey olamaz diye düşündüm diğer taraftan.. Bu arada dipnot olarak belirtmeliyim ki burun tıkanıklığında yüksek yastıkta yatması ve burun eğriliği varsa eğriliğin olduğu taraf yukarıda kalacak şekilde çocuğu yatırmak gerekiyor.. Ama benim gibi yüzükoyun yatan ve keyfine düşkün bir çocuğa sahipseniz gece yatağında istediği özgürlükte dört dönememek onu daha fazla rahatsız ediyor ve yastık olmasındansa olmamasını istiyor.. Enterasan bir şekilde yastık olduğunda rahat hareket edemediği için, yastık olmadığı duruma göre daha çabuk uyanıyordu.. Buna çözümüm de yine en baştaki yatak düzenine dönmek oldu yani yatağının altına birşey koyarak açı verdiğim haliyle çok daha fazla rahattı.. İlk yaşında yastık kullanılmaması, reflü ve burun tıkanıklığı durumları için açılı yatakta yatmaları gerektiğini daha önceki yazılarımda paylaşmıştım.. Ama burun tıkanıklığı belli bir seviyeye ulaşınca yastık kullanmaya başlamış ama bebeğimin reddetmesiyle eski düzene dönmüştüm yine.. Bu arada tıkanıklığı neden burun aspiratörüyle çekmediniz sorusu oluşabilir kafanızda, ilk günler onu da çok denedik.. Ama bu tür burun içinin şişmesiyle oluşan tıkanıklıklarda maalesef ki hiçbirşey gelmiyor.. Arkada sürekli bir doluluk varmış gibi ses geliyor ama çekince hiçbirşey gelmiyor.. Konumuza dönecek olursak evde onu rahatsız eden şey konusunda gözlemlerim yavaş yavaş ev akarlarına doğru gidiyordu, odaklandığım konu bu oldu sonra.. Ev akarları yastık, yorgan, halı, koltuk, perdede yaşayan küçük canlılar.. Vücut döküntüleri ile beslenir, nemli ortamları severler.. Özellikle yatak yorgan yastıkta vücut döküntüsü bol olduğu ve vücudun teriyle istediği nemli ortamı da bulduğu için çok sık ürüyor.. Zamanla kristalleşen ve etrafa saçılan dışkıları alerjik reaksiyon oluşturur.. Bu canlıları öldürmek için 60 derece sıcaklıkta yıkamak yeterli.. Yıkanamayan ve yıkansa bile kolay üreyebilen yatak yorgan yastık için anti alerjik kılıflar kullanmak, halıları kaldırmak, koltuk ve perdeler için antialerjik temizlik solüsyonları kullanmak, kristalleşen dışkıları süpürgenin içine hapsedip dışarı vermeyen su filtreli ya da hepa filtreli süpürge ile evi süpürmek alınacak önlemlerden.. Hızlıca evde bu önlemleri aldığım o ilk gece minik prensin uykusunu gözlemlemek için sabırsızlanıyordum.. Sonuç BİNGO.. Bulmuştum işte, deliksiz bir gece uykusu.. Uzun zamandır ilk kez.. Sonraki akşamlar yine yine yine.. Allahım sonunda ben de geceleri uyumaya başlamıştım.. Sonra geriye dönük bütün taşlar oturdu yerine, kalorifer kapandığında rahatlaması mesela.. Ev akarları kaloriferlerle evin içinde daha fazla sirküle oluyor.. Ayrıca kış döneminde bu kadar artması evde geçirilen vaktin yani maruz kalma süresinin daha fazla olmasıyla da orantılı.. Diğer taraftan bir gözlemim de kalmalı gittiğimiz bir gezide ilk akşam rahat uyurken sonraki akşamlarda uyumaması da bu teşhisi destekliyordu.. İlk akşam hazırlanan temiz nevresimlerin yerini ertesi akşamlarda yüzeye çıkıp minik prense ulaşan akar alerjisi olduğunu gösteriyor..

Allerjik rinit, saman nezlesi de denen alerjik duruma bağlı burun tıkanıklığı daha fazla alerjenlere maruz kalınan bünyelerde allerjik astıma dönüşüyor.. Öyleki alerji uzmanlığının göğüs hastalıkları uzmanlığıyla birlikte anılmasının nedeni de bu.. Ev akarlarında ise birim metreküp hava içindeki partikül seviyesi belli bir seviyeye kadar burun tıkanıklığı, belli bir seviyenin üzerinde astıma neden oluyor allerjik açık renkli bünyelerde.. Neyseki ben o noktaya kadar belli bir seviyede tutmuşum yine ev akarlarını da astıma dönmeden toparladık durumu.. Bunda buharlı temizleyicimin ve su filtreli süpürgemin etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.. (Fakir steam mop ve arnica bora su filtreli süpürge ikilisi)

Ev akarları yani mite lara karşı benim aldığım önlemlere gelince:

1- Allerworks marka antialerjik kılıf ile tüm yatak yorgan ve yastıkları kapattım, piyasada 3 çeşit kılıf var.. % 100 pamuklu olan bu marka olduğu için tercih ettim.. 6 ayda bir yıkamak yeterli oluyor.. Çok sıkı dokunmuş yapısı nedeniyle içeridekini dışarı vermiyor..

2- Yine kılıfları aldığım siteden 2 ay etkisi olan anti alerjen solüsyon sprey aldım, bununla perdeleri ve koltuk kılıflarını 60 derecede yıkadım.

3- Evde tüylü olan ne varsa kaldırdım, peluş oyuncak, keçe-polar örtü vs.

4- Halıların hepsini kaldırdım, kağıt gibi olan birkaç küçük parça halı almıştım dekoreko dan makinede yıkanabilen, mutfak banyo gibi zorunlu alanlara onları koydum, minik prensin yattığı odaya hiçbir şekilde halı koymadım.. Onları da makineden solüsyon ile 60 derecede yıkadım.

5-Su filtreli süpürge ve buharlı temizleyici kullanıyorum ev temizliği için

6- Haftada bir küçük parça halıları makinede 60 derecede yıkıyor, nevresimlerini değiştiriyorum.. Fırsat bulduğum diğer günlerde de nevresimlerini açık havada silkeliyorum..

Sonuç; tekdüze paketlerinden birine uydurulduğumuz doktorların yaklaşımına inat çocuğumu gözlemleyerek, genellemelere inat çocuğuma özel araştırmalar yaparak, ilk fırsatta ilaçlara sarılarak değil neden olan şeyleri bulup ortadan kaldırarak üstesinden gelinen bir tedavi süreci..

Anne olmak dedektiflikle eşdeğer bazen :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...