23 Ağustos 2020 Pazar

Hamilelikte Kullandığınız İlaçların İçeriğine Dikkat Edin - Vol 2

Uzun zamandır yazamıyorum bloğa, çok soruyorsunuz.. Yaşadığım olağanüstü zamanlar bir tarafa hayallerimi gerçekleştirmenin de hazırlıklıklarındayım çok uzun süredir.. Bu yoğunluğumda ilk odağım çocuklarımı ihmal etmemek olduğu için her fırsatımı onlarla dolduruyorum.. Elbet durulacağım.. işte o zaman hem bol bol haberdar edeceğim sizleri hem de bir bir dökeceğim kafamın içinde birikenleri kelimelere.. 

Şimdi acil bir konumuz var, çok ama çok uzun zamandır hamilelerimiz soruyor, soranlar belki de doğurdu bile ben bu yazıyı yayınlayana kadar.. Bu yazı onların sürekli sorduklarına bir cevap olsun, hem de yazıyı güncelleyeceğim sözümü tutmuş olayım daha da gecikmeden bu koşuşturmamın içinde.. 

Çok uzatmadan net bir şekilde yazacağım temiz içerikli multivatimin, mineral ve balık yağı tavsiyelerimi.. 

Hamile arkadaşlarım lütfen doktorunuza danışmadan kullanmayın olur mu.. 

Bir diğer önemli konu da şu ki, en fazla yapılan yanlış da bu, birden fazla takviye kullanılacaksa mutlaka içeriklerini kontrol ederek kullanmaya başlayın, içerik olarak çakışan girdiler olabilir ve almanız gerekenden fazlasını alıyor olabilirsiniz. Mesela multivitamin alırken ayrıca demir kullanmayın çünkü her ikisinin de içeriğinde de demir var.. Eksikliği ne kadar zararlı ise fazlası bazen çok daha fazla zararlı olabilir bazı takviyelerin hem bebeğiniz hem de kendiniz için.. 


Folik Asit: 

•Nutriway B Complex 

•Nature's Bounty Folic Acid


Demir: 

•Solgar Gentle Iron 17 mg

•Nutriway Iron Folic Plus


Multivitamin(Hamilelik)

•I-Mom

•Ocean Mummy


Multivitamin(Yetişkin)

•Ocean Daily One Energy


Balık Yağı

•Ocean plus

•Ocean Pulse

•Dinamis Omega 3

•Ocean Ultimate

•EFA S-1200

•EFA Daily

•Krilom Omega


Krill Yağı

•Krilom

•NBL Krill

•Omepa

•Nathurapathica Red Krill Oil


Magnezyum:

•Ocean Extramag


Siyanokobalamin içerikli olmayan B12 tavsiyesi isteniyorsa (ben sakıncası olduğunu düşünmüyorum onu da belirteyim)

•Solgar Methylcobalamin

17 Aralık 2018 Pazartesi

dogalmodern instagramda..

Biliyorsunuz çok direndim sosyal medyada yer almamak için, çok sordunuz çok istediniz.. Sonunda oldu..

Sadece tek fotoğrafla anlatıp geçebileceğim paylaşımların bir yığına dönüşüp blogta yazısının yazılması için aylardır sırada beklediğini görünce yükümü azaltacağını umarak oluşturuldu bu hesap.. Uzun uzun yazılarıma yine blogta devam ediyor olacağım.. Tek fotoğraflık paylaşım ve tavsiyelerim de artık instagram üzerinde olacak.. Hayırlısı olsun bakalım..


6 Aralık 2018 Perşembe

Küçücük Bir Kızın Kocaman Hayal Dünyası: p.a.i.n.t.e.r.a @Instagram


Resim çizmek sevmekten öte bir tutkuydu hep kızım için.. Sabah kalkar kalkmaz dolaptan kağıt alır, otururdu masanın başına.. Akla gelmeyecek konularda resimler çizer, hikayeler yaratırdı hep.. Düşlediği herşeyi de ne yapar ne eder çizmeyi becerirdi, öyle yada böyle.. gün içinde bi şekilde ortalıktan kaybolup sesi çıkmıyorsa biliyordum ki yine resminin başında.. Küçük bir bloknot yanımızdan ayrılmaz olmuştu her dışarı çıkışımızda.. Arabada her daim ayrı bir defter ve boya seti vardı.. o defterlerin sayfaları çabucak biter, gidilen yerlere, arabaya binenlere hep ama hep mutlaka bir resim hediye edilirdi.. Evde her an bir yerden bir resim çıkardı karşımıza.. Bazen masanın altına düşmüş, bazen yerde çizildiği yerde kalmış, bazen boyanırken yarıda kalmış, bazen dışarda bloknota çizip çantama iliştirdiği yerde unutulmuş.. En sevdiğim şey de her resmini ona anlattırmak.. Gördüğüm o resmin sadece bir inek, bir ev, bir kuştan ibaret olmadığını, kocaman bir hikaye barındırdığını o pırıl pırıl gözlerin heyecanıyla dinlerken bana yaşattığı o anların tarifi yok.. Duvarlara as as sığmayan bu değerli çizimleri kutular da almamaya başladıkça sanal ortamda sürekli gözümüzün önünde bi yerde bir arşiv olarak tutmak en mantıklısı diye düşünmeye başladım..
p.a.i.n.t.e.r.a instagram hesabı bu amaçla oluşturuldu.. Orada göreceğiniz her bir resim bir hikaye barındırıyor, bunları tamamen sizlere aktarabilmem mümkün değil, basit hashtaglerle vurgulamaya çalışabiliyorum sadece.. O kocaman hayal dünyası karşısında elimden gelen sadece bu, yoksa resmin altına destan şeklinde bir açıklama eklemem gerekiyor..
Ben hayatım boyunca onun bu resim tutkusuna hep destek veriyor olacağım, farklı farklı yollardan belki.. Bu da onlardan biri..
Sizleri de bekleriz..
p.a.i.n.t.e.r.a @Instagram

5 Aralık 2018 Çarşamba

XRay Cihazlarından Çocuklarınızın Yemek ve Sularını Geçirmeyin, Geçirmek Zorundaysanız da Yedirmeyin..

Bu konuya lütfen ama lütfen dikkat edin..
İnsanların genelde dikkat etmediğini gözlemlediğim için yazma gereği duydum.. Avm ya da herhangi bir yere girerken çantalarınızı geçirdiğiniz xray cihazlarına eğer çantanızda gıda varsa doğrudan koymayın.. İçinden gıda malzemelerini alarak çantanızı geçirin ya da çıkaramayacağınız kadar çoksa malzemeleriniz, güvenlik görevlisinden çantanızı cihazdan geçirmeden kontrol etmesini rica edin.. Gıda var dediğinizde toleranslı davranıyorlar, çocukların xrayden geçmemeleri konusunda olduğu gibi.. Sadece havaalanlarında maalesef ki öyle insani yaklaşım yok, tabii ki havacılık kanunları gereği daha sıkı kontrol gerektiriyor bunu anlıyorum ama her seferinde acımasızca, azarlayarak, teröristmişim yaklaşımında olmaları çok canımı sıkıyor her seferinde.. Neyse bu başka bir yazının konusu.. Yani uçaklı seyahatlerde çocuklara yiyecek hazırlayıp, bebeğe mama hazırlayıp uçağa binmek çokta sağlıklı birşey olamıyor maalesef, tüm gıdalar mecburen xray cihazlarından geçerek giriyor miniklerin midesine..
Özet olarak benim her xray cihazından geçişte çok dikkat ettiğim bir konu bu, mecburen geçmek zorunda kaldığı durumlarda da çocuklara yedirmiyorum o gıda ya da suları..
Genelde dikkat edilmediğini gördüğüm için bu konuya dikkat çekmek istedim..

3 Aralık 2018 Pazartesi

Uzun bir Aranın Ardından..

Yazacak söyleyecek cevaplanacak çok şey birikti.. Gönderdiğiniz tüm maillere teker teker döneceğim, çocuklar uyudukça da bol bol yazacağım söz..

1 Aralık 2018 Cumartesi

Kalça Çıkıklığı Üzerine..

Aşağıda okuyacağınız yazı yakın bir arkadaşım tarafından kaleme alındı ve benden de yayınlamamı rica etti, bu konuyla mücadele etmeye çalışan insanlara bir nebze de olsa yol gösterebilmek için.. Hiç beklemedikleri bir anda hayatlarına giren kalça çıkıklığına karşı verdikleri savaş, edindikleri tecrübeler ve sonunda kazandıkları zaferin hikayesidir bu..


“Evet, Eylül bize küçük bir sürpriz ile geldi ve biz bu sürprizi 1. ay kalça çıkığı ultrason kontrolü sırasında öğrendik. Yaşadıklarımızı paylaşmak istedim çünkü bu süreçte doktorların bilgilendirmelerinden daha çok aynı durumu yaşayan kişilerin bloglarını okumak iyi hissettirdi, çok faydalandım. 1. ay kontrolü sırasında Eylül’ün sağ kalçada tip3 kalça çıkığı, sol kalçada tip2c gelişim geriliği vardı. İlk anda sanki çocuğumuz sakatmış korkusuna kapıldık. Kendimi sorguladım, acaba yanlış mı tutmuştum ya da hamilelik sırasında ters bir hareket mi yapmıştım. Kesinlikle ilgisi yok, anne karnında gelişim sırasında oluşan bir durum, hemen bu düşüncelerden çıkıp Eylül’e odaklanmalıydım. Kalça çıkığında erken teşhis oldukça önemli, şanslıydık ki Eylül 1 aylıkken fark edildi, konunun uzmanını araştırdık ve alanına hakim doktorumuza karar verdik. 3 hafta Pavlik bandajı takılacak, gelişime göre nasıl ilerleyeceğimize karar verilecekti. Bu 3 hafta oldukça kritik, düz zeminde sırtüstü yatar pozisyonda olmalı, bacakların açık kalmasını engelleyecek otokoltuğu, anakucağı, bebek arabası, banyo yasak. İlk 3 gün Eylül oldukça huzursuzdu ama sonra alıştı. Bu 3 haftada en çok zorlandığımız kucağa alamamak oldu, sadece gaz çıkartmak için aldık o da birkaç dakika. 3. Hafta sonunda doktorumuz sol kalçanın yerleştiğini ancak sağ kalçanın istenen bölgeye ulaşamadığını, bu aşamada bandajla devam etmenin kemik deformasyonu açısından riskli olduğunu ve alçı ile devam edeceğimizi söyledi. Tabi ki çok üzüldük ama olsun bu durum geçiciydi ve Eylül hiçbirini hatırlamayacaktı, bu düşünce ile motive ettik kendimizi. Ve Eylül 2 aylıkken anestezi altında açık kalça ameliyatı oldu, göğüs hizasından ayak bileklerine kadar açıya alındı. Alçı bakımı oldukça kritik. İlk gün bakım konusunda endişeli ve tedirgindik ama ona da alışılıyor, önemli olan hızlıca kendi yöntemlerini geliştirmek. Kaka ya da çişinalçıya bulaşmaması gerekiyor. Önce bez kesip, kenarlarını flaster ile bantladık, ara bez olarak bezin içerisine yerleştirdik. Amaç çiş ve kakanın arabezde kalarak alçıya sızmasını engellemekti, öyle olmadı, tazikli kaka ön tarafa kadar yayıldı, arabezden vazgeçtik. Kullandığımız bezin 2 beden büyüğünü (biz 3 beden kullandık) kenar bariyerleri sıkıca içeride kalacak şekilde bağladık. Ön ve arka alçı kenarlarına da günlük ince pedlerden yapıştırdık. Arkaya sızan kaka alçıya değil pedebulaşmış oldu, kakalarda pedleri değiştirdik. Bezdeki polimerler çişi tuttuğu için çişin bulaşması gibi durum olmadı, önemli olan sızdırmayan markadaki bezi kullanmak. Diğer konu, çocuk büyüdükçe alçı dar geliyor, sık sık ayaklar kontrol edilmeli, morarma ya da şişme olabilir. Evet alçı özel bakım gerektiriyor ancak olumlu tarafı alçıdan tutmak şartı ile artık Eylül’ü istediğimiz kadar kucağımıza alabiliyorduk. Bu süreci normalleştirip gelişimine odaklandım. Hikaye kitapları, oyunlar, zeka kartları, sesli oyuncaklar derken zaman geçti. 2 ay sonunda doktorumuz kemiğin yerine yerleştiğini ve artık alçının çıkartılabileceğini söylediğinde dünyalar bizim oldu:) Bir süre daha bandajla devam. Ohh Eylül rahatlayacak alçısı çıktı derken çok huzursuz bir hafta geçirdik, sürekli bacaklarına bakıp ağlıyordu, bacaklarını yeni tanıyor hareket ettikçe korkuyordu. Bandajlı dönemimiz yeniden başladı. Bu sefer özel tutma şekli ile tutulduğu sürece kucak serbest, haftada bir banyo hakkımız var. Bacaklar içe kapanmadığı sürece sorun yok. Eteğimdendokulenler.blogspot.com’dan oldukça faydalandım, çocuk arabamızı değiştirdik(arkadaşımızdan ödünç aldık), doktorumuzundan onay aldığımız kanguruyu aldık. Altdeğiştirme minderini salıncağına koyduk ve düz zeminde yatar şekle getirerek kullandık, bir şekilde Eylül’ün oyalanması gerekiyordu. Alçılı dönemde dezavantaj olan yaz sıcakları bandajlı döneme geçince avantaj oldu, altını sadece bezle bıraktım, hiçbirşey giydirmedim çünkü bacak hareketlerini gözlemlemek gerekiyor. Dışarı çıkarken de müslin beze sardım. Sık sık şampuanlı su ile kafasını ve vücudunu sildim, alçının kirlenmemesi için gazlı bezle alçıyı sardım ve haftada bir gazlı bezi değiştirdim. Güneş D vitamini ve kemik gelişimi için çooook önemli, günde 10 dakika güneşleniyoruz. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bu süreçte hiç saklanmadım, saklamadım. Bol bol video, foto çekip paylaştım, sadece Eylül’e yazdığım günlükte bu durumundan ona hiç bahsetmedim. Uzun bir yol ama en önemlisi çözümü olması değil mi :) Unutmayın bebeğiniz bu günleri hiç hatırlamayacak..”

7 Ağustos 2018 Salı

Süt kesildiyse..

Sütünüzü iyi bir yerden alıyorsanız kesildi diye üzülmeyin sakın.. Sakın sütünüzü de atıp ziyan etmeyin..
Kesilen sütü ateşten almadan bir kaşık yoğurt ilave edin ve kaynatmaya devam edin. Sarı suyu iyice çıkıp beyaz kısımlar topak topak katılaşınca ateşten alıp plastik olmayan bir süzgeçten süzün..
Üstte kalan beyaz katı kısım iyice süzülünce tuzlayıp bir kapaklı kaba alın, peynir kullanacağınız her yerde kullanın..
Sarı suyu da atmayın, ekmek mayalarken, çorba yaparken kullanın da kullanın..
Bu iki nimeti de sakın ziyan etmeyin..
Ama tekrar söylüyorum sütünüzü iyi bir yerden almışsanız.. Öyle gelişi güzel sütlerin besin değeri olmadığı gibi elde edeceğiniz peynir altı suyu ve lorun da besin değeri yüksek olmayacaktır..


Mis gibi bahçe domatesi üzerine ev yapımı lor..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...