Ek besine geçtiğiniz dönemde kek iyi bir alternatif besin.. Dışarı çıkarken de yanınıza rahatlıkla alabileceğiniz iyi bir öğün kurtarıcı.. İsterseniz akşam üstü ıhlamur/kuşburnu/papatya çayıyla kek partisi verin, ister meyve püresinin içine ufalayın, ister yoğurt kek öğünü yapın, ister kahvaltıda kullanın.. Tatlandırıcı olarak marmelat, kuru meyve kullanabilirsiniz.. Pekmez pişirilmemesi gerektiği için, bal da 1 yaşından önce verilmemesi gerektiği için ilave etmemek gerek.. İşte basit tarifimiz:
1 yumurta ( bebeğiniz akını yemeye başlamadıysa sadece sarısını ilave edin)
1 kahve fincanı yoğurt kefir karışımı
1 kahve fincanı zeytinyağı
1 çay kaşığı karbonat
2 yemek kaşığı kaynatılmış çekilmiş kuru meyve ( incir, üzüm, elma, armut, kayısı, yaban mersini, erik kurusu)
2 yemek kaşığı çekilmiş çiğ badem ya da ceviz içi
Aldığı kadar tam tahıllı un ( tam buğday, arpa, darı, mısır, yulaf, pirinç, çavdar unu karışımı kullanıyorum ben)
İsteğe göre havuç vs de ilave edilebilir.
Tüm malzemeyi karıştırıp yağlanmış fırın kabına koyarak 150-180 derecede fırınınıza göre kontrol ederek 20 dakika kadar pişirin. Soğuduktan sonra kesip ağzı kapalı bir kaba koyarak buzdolabında 1 hafta kadar kullanabilirsiniz..
28 Ekim 2013 Pazartesi
4 Ekim 2013 Cuma
Bebeğe Televizyon İzlettirilmeli mi??
Başından beri katı kurallarımızın olmamasına hep özen gösterdim.. Bir şeyleri sıkı bir şekilde yasakladığınızda ilk bulduğu ortamda patlama yaşamasına neden olacağı ve çocukta da özgüvensiz bir kişilik yaratacağına olan inancım nedeniyle o yasak bu yasak diye hiçşeyi çekmedik önünden.. Evimiz doğum öncesi düzeniyle durur hala, ne ortalıktaki birçok dekoratif eşyamızdan biri kalktı ne de yetişeceği boydaki magnet koleksiyonumuz.. Bir iki ilgisini çekti sonrasında hepsi birden gözüne çarpmayan şeyler oldu.. Tutunup kalktığı, tekin olmayan bir sandalyenin o tutunur haldeyken çaktırmadan sarsarak devrilebileceğini göstermem bir daha tutunmamasına yetti, yasak deyip başından çekseydim sürekli ona gidecekti biliyorum.. Ne "hayır" ı sık kullanıp anlamını yitirmesine izin verdik, ne de sınırsız keşif için ihtiyacı olan tek şeyi yani özgürlüğünü kısıtladık.. Evde bunları keşfetmese, gittiği herhangi bir yerde dalacaktı bunun gibi şeylere.. Bu anlamda çocuğun doyması çok önemli, yasaklarla aç bıraktığınız çocuk ilk boşlukta patlıyor, sonuçları ve yaşadığı özgüvensizlik çok daha zararlı boyuta gelebiliyor.. Tabi ki televizyonun zararları tartışılmaz.. Ama o çarka bir dönemde mutlaka girecek.. Onu tanıyıp biliyor olması, yasaklı olup cazip hale gelmesinden çok daha önemli.. Bu nedenle minimize ederek ama çocuğu da bir şekilde doyurarak bu süreci en az zararla atlatmak mümkün düşüncesindeyim.. Bu nedenle biz günde bir saat "Baby Einstein" ve "Brainy Baby" serilerini dönüşümlü olarak izliyoruz.. Hem değişik şeyler öğreniyor hem de televizyon konusunda doygunluğa ulaşıyor.. Başlarda izlemeye başlasak bile sonrasında sıkılıp izlemiyoruz bile çoğu zaman.. Yaşıtlarının yanında özgüvensiz bir tavırda olmaması için çocukları hiçbir konuda aç bırakmamak gerektiğini düşünüyorum.. Zararlı yanları minimize ederek doğru yaklaşımda olabilmek mümkün bence..
Hamilelik ve Bebek Bakımı Kitap Tavsiyesi..
Başından beri bebeğimin herşeyiyle sadece kendim ilgilenmekti istediğim.. Onu büyütürken onunla büyümek aslında.. Bir kere alt değiştirmemiş, küçücük bir bebeği incitirim korkusuyla bir kere kucağına almamış birinden bahsediyorum.. Minik prensesi karnımda taşıdığımı öğrendiğim andan beri sürekli okudum.. Okumayı çokta sevmeyen, deli gibi kitap alan ama aldıklarını okuma konusunda daha yarısında sıkılıp bırakan biri olarak tam da kitap okumayı değil kitap almayı seven biri olduğuma karar vermişken kendimle ilgili tüm yargılarım bir anda değişiverdi.. Karnımdaki mucizeye şahitlik ettiğim bu dönemde içeride neler olup bitiyor öğrenmek istiyordum.. Deli gibi okumaya başladım.. Okudukça bu mucizenin içine daha da dahil oldum.. Dahil oldukça okuma aşkım arttı.. Bebeğimle aramdaki köprüydü okumak.. Okudukça onu daha yakından tanıdım, kendimi daha iyi anladım.. Bunun dışında yaşanmış hikayeler dinleyerek ya da okuyarak kafamı bulandırmadım hiç, olumsuz deneyimlere kulaklarımı kapadım.. Biliyordum ki her hamilelik ve her doğum kendine özeldi.. Bu süreçte yapılması gerekenleri bilmenin rahatlığıyla kendinden emin bir hamilelik geçirdim, öyle ki ikinci hamileliklerini yaşayan arkadaşlarımdan bile sürece daha hakim ve sakin oluşum sadece çevremi değil beni bile şaşırtmıştı.. Bu dönemde "hamilelik, Doğum ve Bebek Bakımı" kitabı elimin altındaki genel kılavuz oldu, rahatlama hareketlerimi falan hep oradan takip ederek yaptım.. İnternet üzerinden de detaylı hafta hafta gelişim takibi vazgeçilmezimdi.. En keyifli tarafı da hamilelik günlüğüm oldu.. D&R dan aldığım "Gün Be Gün Hamilelik" hem hafta hafta yönlendirmeleri, sonundaki alışveriş listesi, doğum esnasında haber verilecekler kısmı gibi her bir detayı düşünülmüş yönüyle hamileliğimin günlüğü oldu.. Doğumdan sonraki dönemde ise elimin altından düşürmediğim iki kitap "Hafta Hafta Bebeğinizin İlk Yılı" ve " Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler" oldu.. Bu iki kitapta öyle güzel yol göstericiler ki rutin dışı bir durum yaşadığımda sanki daha önce görmüş geçirmiş gibi serinkanlılıkla her seferinde üstesinden gelmeme yardımcı oldu.. Yaşanan bir sıkıntının neden kaynaklı olabileceğine dair öngörülü olmayı sağladığı için hiç paniklemeden doğru bir şekilde duruma müdahale edebilmemi sağladı her seferinde.. En önemlisi de sanki yıllardır annelik yapmışım duygusunun rahatlığını yaşamamda en büyük yardımcım oldu, kaldı ki kimseye sorma ihtiyacı doğmadan, sadece kendi doğrularımla kendi başıma bir bebeği yetiştirmenin haklı gururunu ve mutlu sonuçlarını yaşatarak.. Kıyaslama yapabilmek, tek bir kaynağa bağlı kalmamak açısından birkaç yerden takip etmek önemli.. Zaten genelde yaklaşımlar ortak oluyor.. Kaynaklarda fikir ayrılığı başladığı yerde bu defa görev size düşüyor.. Çocuğunuzu en iyi tanıyan kişi sizsiniz ve ona nasıl yaklaşılması gerektiğini yine en iyi siz biliyorsunuz.. En doğru yaklaşım da böylece belirlenmiş oluyor.. Yine bu dönemde bebek günlüğü tutmak anı olması açısından da önemli.. " Dikkat Bebek Var" adında aldığım günlüğe heyecanla yaşadığı ilkleri kaydetmek, gün gün günlüğünü doldurmak gerçekten çok keyifli süreç oldu.. Bu sürece destek için aldığım diğer iki kitap ise " Bilinçli Bebek" ve "Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler" aralarda takip ettiğim, farklı yaklaşımlar ve bunların sonuçlarını içeren özellikleriyle ufkunuzu genişletecek kitaplar.. Benim destek aldığım kitaplar bunlar olsa da bu dönmdeki genel kaidelere internet üzerinden de rahatlıkla ulaşabilir, hafta hafta süreçleri takip edebilirsiniz..Kaynağınız ne olursa olsun önemli değil ama mutlaka okuyun.. O güne kadar duyduğunuz kulaktan dolma bilgilerin ne kadar yanlış olduğunu göreceksiniz..
3 Ekim 2013 Perşembe
Ev Tipi Anakucağı Alınmalı mı??
Hamilelik sürecinde yaptığım alınması elzem alışveriş listeme ilk etapta ev tipi anakucağı eklememiştim.. Nasılsa araba tipi olacak, hem de sallanabilir özellikte, evde de onu kullanırız deyip almaya gerek görmemiştim.. Bu dönemde yaptığım araştırmalar ve kullanan kullanmayan akadaşlarımla yaptığım görüşmeler sonucunda gerekliliği konusunda hemfikir olup listeye ilave etmeye karar verdim.. Evde zamanlarını etrafını izleyerek geçiren bir bebek için rahat hareket ettiği, içine fazla gömülmeden maksimum düzeyde etrafı gözlemleyebileceği, uyuyup kaldığında yatağına alma telaşı olmadan orada bırakacağınız ergonomide bir anakucağı şart.. Oto tipi olanlarda uzun süre bebeğin uyuması önerilmiyor, ayrıca çocuk fazlaca gömülü oturduğu için rahat hareket edemiyor.. Almaya karar verdim de peki hangi anakucağını tercih edecektim?? Piyasada o kadar çok ve farklı özellikleri olan model mevcut ki.. Yine kullananların ve başka model alıp aklı kalanların tavsiyesiyle Nuna marka ev tipi anakucağında karar kıldık..
Bu anakucağının müzikti, titreşimdi gibi öyle albenili özellikleri yok.. Ama iki özelliği var ki tamam dememde etkili oldu.. Birincisi anne kucağı mantığında bebeği sallıyor.. Sallama özelliği benim bu tip ürünlerde en son sorduğum özellik aslında, bebeği sallamaya alıştırmamak ve sürekli bir sarsıntıya maruz bırakmak istemediğimden.. Ama anne kucağı mantığında sallanıyor olması kulağıma gerçekten hoş geldi.. İkincisi ise 80 kiloya kadar olan taşıma kapasitesi.. Bu özelliğiyle genelde play station oynayan çocuklar tarafından oturmak için tercih ediliyormuş.. Bu sayede de çok uzun vadede kullanım sağlayabilirdi bize.. Nunaya karar verdikten sonra almak için hiç acele etmedik, bebek doğduktan sonra ebebek internet sitesinden sipariş verdik, ertesi gün evimizdeydi.. Fiyatı da 400 TL'den 300 TL'ye düşmüş, indirime denk gelmiştik.. Kullandıkça da ne kadar doğru bir karar verdiğimizi her fırsatta gösterdi..
Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 3..
Unutmayın bebeğinizin karnını doyurduğunuz bir dönem değil bu, yemek kültürünün temelini yani damak tadını oluşturuyorsunuz.. Yemek yedirme konusuna gelince, öncelikle yemek mutlaka yemek masasında yedirilmeli.. Erken falan demeyin, ek gıdaya başladığınız gibi mutlaka bir mama sandalyeniz olsun.. Ve yemek masasında bu sandalyenin sabit bir yeri olsun..Yemek kültürünün oturması için bu gerekli.. Onun da önünde mutlaka bir tabak ve kaşık olmalı, kendi yemeye teşvik açısından.. Parmak gıdalar dediğimiz besinleri sık sık eline tutuşturun.. Meyve, bisküvi gibi.. O kendi kendine yemeye çalışırken heryer batacak, oraya buraya atacak bırakın batsın.. Yedirdiğiniz öğündeki gıdaları ona isimlerini söyleyerek vermelisiniz.. Yemek yemek konusunda sıkıntılar varsa onunla birlikte siz de yemelisiniz, hatta ondan önce bir serviste kendiniz için açıp ona örnek teşkil ederek yemeğinizi yeyip sonra onu doyurabilirsiniz.. Daha önce de söylediğim gibi bebeğinizin masada bir yeri olmalı ve tüm ailenin yemek saatlerinde o aç olmasa bile masada aile ile birlikte olmalı, bu esnada eline sevdiği atıştırmalıklardan verilebilir..Herkesin yemeği bittiği zaman masadan kalkılmalı ve bebekte o zaman masadan kaldırılmalı.. Bu durum bebeğin kafasındaki yemek kültürünü ve aile bireyi olduğu olgusunu güçlendiriyor.. Diğer bir önemli konu ise bebeğinize yemek yedirirken tek odak yemek olmalı.. Yemek esnasında oyunlar oynanabilir ama odak yemekten çıkarılmamalı.. Yani yemek yedirmek için taklalar atılmamalı.. Yememe durumunda bırakıp yarım saat sonra tekrar denemek gerekiyor.. Bu süreçte ısrarcı değil, kararlı olmak lazım, sebze çorbasına bu kararlılıkla alışmıştık biz.. Yemeyeceğini bile bile hergün aynı saatte önüne koyduğum sebze çorbasını her yemek istemeyişinde ısrar etmeden ve onun kararına saygı duyduğumu hissettirerek önünden kaldırmış ama her gün aynı öğünde önüne koymaya devam etmiştim.. Bu durum sonunda meyvesini vermiş, zorlamadan ısrar etmeden yenmesi gereken birşey olduğu mesajını iletmemi sağlamıştı.. Bu reddetme süreci biraz uzasaydı yapılması gereken bir-iki hafta ara verip unutması sağlandıktan sonra tekrar denenmesi olacaktı.. O da olmadı diyelim sevdiği gıdalarla kamufle etmek son şans olacaktı.. İşin özünde hep onun bir birey olduğunu ve kararlarına saygı duyduğunuzu hissettirmek yatıyor.. Çok şükür ki durum bu kadar ilerlemeden sebzeye alışmıştık bile.. Şimdilerde ise hep yediği gıdaların farklı sunumları ile karşılaştıkça sebze çorbası eskilerden tanıdık bir öğün olması nedeniyle daha da bilerek ve severek içiyor.. Yemelisin şeklinde karşılıklı inatlaşmalar bu durumu pekiştirmekten, onu yemekten soğutmaktan, sizin sinirlerinizi bozmaktan başka bir işe yaramıyor.. Artı her inatlaşmada kazanan o oluyor.. Bu arada bir tüyo daha vereyim, ben herşeye dirençli bir bebek olması için meyve ve yoğurt vermeye başladığım o dönemde hiçbir zaman oda sıcaklığına gelmesini beklemedim, soğukta yeyip içmeye alışsın diye.. Başlarda buzdolabından az az verdiğim porsiyonlarla bebeğimi alıştırdım, sonrasında zamanla porsiyonları arttırdım.. Şimdi koca bir kase yoğurdu direkt olarak dolaptan çıkarıp yiyecek kadar alışık duruma.. Dilimi ısırarak paylaşmalıyım ki neredeyse yaşında olmamıza rağmen bir kere hastalanmadık.. Zorlamadan, diretmeden, onun bir birey olduğunu unutmadan, sevip sevmediklerini gözlemleyip saygı duyduğunuzu hissettirerek, doğru yaklaşımlarla çocuğunuza herşeyi yedirmek mümkün aslında.. Yeter ki yaklaşımınız doğru olsun..
Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 2..
7. ay gibi kahvaltı ve ete başlanıyor.. Doktorumuz kahvaltı programını konuşalım deyip yumurta sarısı, peynir, pekmez, hipp bisküvi, milupa kaşık maması, zeytinyağından oluşan bulamaç önerdiğinde yaşadığım hayalkırıklığını anlatamam.. Kendim yiyemeyeceğim birşeyi çocuğuma yedirmeyi mantığım almamıştı.. Yemek kültürünün temelini attığımız bu dönemde kahvaltıyı böyle tanıtamazdım.. Kaldı ki sonrasında parçalı gıdaya geçişte yaşanan zorlukları düşününce bu durum hiçte hoş değildi.. Doktorun verdiği bu menünün içeriğini koruyarak farklı şekilde nasıl sunabilirim diye düşündüğümde benim çözümüm ayrı ayrı küçük reçel kaselerine yumurta sarısı, tuzsuz peynir, çayla ıslatılmış ev yapımı bisküvi, tereyağı, karışık meyve marmelatı, kuşburnu marmelatı, pekmez, kuru meyve püresini ev yapımı ekmekle vermek oldu.. Kahvaltı çaysız olmaz, bunun için de ıhlamur, rezene, papatya, anason, yabanmersini çayını dönüşümlü olarak her sabah verdim.. 10. aya varmadan peynirli/kıymalı tahıllı omletler eklendi farklı sunumlar yaratmak adına.. Et konusuna gelince de en önemli şeylerden ilki etin yağlı olmaması, hayvanın aldığı her türlü ilaç yağlı kısımlarında birikiyor çünkü.. Diğer şey de tavuk etinin mutlaka ama mutlaka organik olması.. Tavuk sektöründe neler dönüyor inanamazsınız.. Aslında yapılabilirse her türlü etin ve yumurtanın organik alınması sağlanmalı.. Ben eti irmik, bulgur yada pirinci kaynattığım suda kaynatıyor sona doğru az zeytinyağı ilave edip indirdikten sonra buharda pişmiş sebzeleri ekleyip eziyorum.. Bu dönemde şeker ve tuz eklemek yok menüsüne.. Bunlarla ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi.. Yetişkin olarak bunları ilave etme sebebimiz kesinlikle ihtiyaç değil çünkü, tamamen damak tadı.. Siz çocuğun bu dönemde damak tadını nasıl oluşturursanız çocuk bundan sonraki hayatında ona eğilimli bir şekilde gidiyor.. Pekmez gibi alması gereken doğal tatlıları da öyle yediği herşeye ilave etmemek gerekiyor, tatlandırsın ve kolay yesin mantığı doğru değil.. Tatlıyı tatlı olarak bilsin, diğer besinleri de orjinal lezzetleriyle.. Pekmezi kahvaltıda ekmek batırıp verebilirsiniz veya meyvelerden de oluşan bir tatlı saati yapabilirsiniz.. Pekmezi 80 derece üzerine pişirmek yok ama.. Tatlı, kek, bisküvilerde marmelat ve kuru meyve püresi katabilirsiniz tatlandırmak için.. Diğer bir önemli şey de bu dönemde tam tahıllar çok önemli.. Ben tam buğday, arpa, yulaf, çavdar, darı, pirinç, mısır unlarını karıştırıp omletinde, çorbasında, kek-bisküvi-erişte-tarhana yapımında kullanıyorum.. Nişasta ve beyaz pirinç unu boş kaloriler aklınızda olsun.. Kızartma gibi yanmış yağlar kullanmamaya çalışın, fırın ve buharda pişirme alternatiflerini kullanın.. Yemeklerine yağı en son ocaktan almadan ilave edin.. Yağ tercihi zeytinyağı ve tereyağından yana olmalı.. 8. ay gibi ceviz, badem, balık ekleniyor listeye.. Badem mutlaka çiğ alınmalı, yani kavrulmamış.. Badem kavrulduğunda besin değerini kaybediyor.. Balığın ise dip balığı olmaması gerekiyor.. Bundan sonraki dönem artık sizin yaratıcılığınıza kalmış.. Kefir, badem sütü gibi besleyiciliği yüksek, yabanmersini gibi beyin gelişimi ve idrar yolu enfeksiyonuna karşı koruyucu bir çok gıda ile tanıştırabilirsiniz.. Kuru meyveler ile vücut direncini arttırabilirsiniz.. Marmelatlar ile meyveye alternatif tatlar oluşturabilirsiniz.. Akşam üstü çay-kek partisi yapabilirsiniz.. Yemeğinin yanında ayranlar, cacıklar, meyve suları verebilirsiniz.. Yaşına kadar yasaklı gıda grubu dışında her türlü mevsim meyve sebzesini farklı sunumlarla çocuğunuza tanıştırabilirsiniz.. 3 gün bekleme kuralını da unutmadan ama.. Yeni bir yiyecek ile tanıştırdığınız zaman 3 bekleyip gözlemleyip öyle devam etmek gerekiyor o gıdayı vermeye.. Farklı sunumlarla menüyü zenginleştirmek, yemek saatlerini keyfe dönüştürmek size bağlı.. Zorlamadan zorlanmadan..
Devamı Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 3..'te..
Devamı Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 3..'te..
2 Ekim 2013 Çarşamba
Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 1..
Doktorlar her ne kadar ek gıdaya erken başlama yönünde dayatsalar da benim görüşüm ilk 6 ay sadece anne sütü olmasından yana.. 6. aydan itibaren ise anne sütü temel beslenmeyi oluşturacak şekilde ek gıdaya başlanarak beslenme düzeninin temellerini atıp, yeni tatlara alışmasını sağlamak doğru olanı.. Bu nedenle katı gıda yerine ek gıda tanımlamasını kullanmak çok daha doğru.. İlk etapta doktorunuz meyve suları ile başlangıç yapmayı önerecek.. Bu süreci uzun tutmamak gerek.. Posası ve lifi olmayan meyve suyu kan şekerini hızlı yükselttiği için çok sağlıklı değil, sadece tattırma ve alıştırma amaçlı meyve püresi öncesi bir kaç gün ile sınırlandırmak gerekiyor.. Ya da direkt olarak meyve püresi ile başlanmalı.. Meyveleri püre kıvamına getirmek için cam rende kullanmak gerekiyor.. Cam rende meyvelerin lif içeriğini bozmadan ezilmesini sağlıyor.. Metal rende, rondo, blender ise lif yapısına zarar veriyor.. Meyve püresi ile birlikte yoğurt, su ve sebze çorbası da menüye ekleniyor.. Meyve suyu sürecinin uzamaması sebzeyi kabul etmeleri için de şart.. Zaten ilk etapta tadını yadırgayacağı sebzeleri meyve gibi bir tada iyice alıştıktan sonra vermek sebze sürecini iyice zora sokuyor.. Biz bu dönemde anne sütü performansımız iyi olduğu için yoğurt ve suya 1 ay geç başladık doktorumuzun tavsiyesi ile.. Bunun yerine her ek gıda öğünü sonrası emzirerek devam ettik bu 1 aya.. Meyve olarak elma, armut, şeftali, havuç, muz ilk etapta verilebilecek meyveler arasında.. Ayrı ayrı hazırlayarak ve tek tek adını söyleyerek vermekte fayda var, sonuç olarak bu bir doyurma periyodundan ziyade bir tanıştırma periyodu.. Kavun, karpuz, çilek, tropik meyveler, portakal gibi asitli meyveler yaşına kadar dikkat edilmesi gereken meyveler.. Püre olarak tatlara alıştıktan sonra püre şeklinde devam etmemek taneli gıdaya rahat geçmek için önemli.. Ben bu nedenle meyveyi kabul ettiği daha o ilk günlerde hep çatalla ezerek verdim, çatalla ezilemeyen havuç, elma gibi meyveleri cam rendeyi kullanarak hazırladım..Sebze konusunda ise mevsim sebzelerinden balkabağı, patates, pazı, semizotu, taze fasülye, kabak, bezelye, brokoli, yer elması, kereviz, enginar ilk aşamada kullanılabilecek sebzelerden.. Patlıcan ve ıspanak nitrat içeriğiyle, domates asitli yapısıyla, bakla ve bamya da alerjen yapısıyla, lahana, karnabahar, pırasa, turp, kuru baklagiller gaz problemi nedeniyle 1 yaşına kadar dikkat edilmesi gereken gıdalardan..Çorbalarındaki sebzeyi de hep buharlı pişirme teliyle pişirip; irmik, pirinç, bulguru ayrı bir cezvede kaynattığım suya alıp çatalla ezerek verdim.. Sebzeleri kaynatmamak suda çözünen vitaminlerin besin değerini kaybetmemesi için gerekli.. Suda kaynattığınızda çok ciddi besin değeri kayıpları oluyor..
Devamı Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 2..'de..
Devamı Ek Gıdaya Geçiş Tüyoları 2..'de..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)