25 Ocak 2017 Çarşamba

İstanbul'dan Kaçış..

İstanbul dışında yaşadığımız dönemlerde tüm hafta sonlarını hatta hafta içi iş çıkışlarını istanbula kaçarak değerlendiren iki istanbul aşığıydık.. keşfedilmemiş mekan, denenmemiş lezzet bırakmamıştık.. o kadar trafiği yapmak istediğimiz birşeye ulaşmak için çektiğimizden hiç de gözümüze batmıyordu.. Ve birgün gelen bir iş teklifiyle istanbula yerleşmeye karar verdik.. Hamileliğimin son haftaları karnım burnumda ev ararken farkettik ilk aslında daha önce yaşadığımız yerde refah seviyemizin ne kadar yüksek olduğunu.. spor salonu var mı var, ücra bir yerde 2 alet, yeşil alan var mı var, 2 ağaç.. herşey sembolik.. Var diyebilmek için sadece.. ne kadar farklı kelimelerle süslenseler de tüm projeler birbirinin aynı.. o kısıtlı zamanda eşimin işyerine yakın, şehre uzak bir bölgede biraz daha formalitenin üzerinde bir ev bulabildik nihayet.. Taşındık doğuma bir hafta kala.. Sonrası yavaş yavaş farkına vardığımız bir topluluk savaşı.. herkesin sadece bir adım önde olabilmek için çırpındığı, halbuki hepsinin aynı yerde olduğu kalıba sokulmuş bir insan topluluğu.. hep aynı şeyleri yapan ama bunun farkında olmayan, farklılaşmalarına izin verilmeyen bir düzen.. hep bir varolma savaşı.. her türlü imkanın olupta trafik nedeniyle ulaşılamayan, ulaşılsa bile o imkanı kapasitesinden fazla insanla paylaşmak durumunda kalınan bir şehir.. Ne kadar çok tüketirsen ne kadar çok para harcarsan mutlu olursuna inandırılmış bir çark.. Bencillik diz boyu, maddiyatçılık hat safhada.. herkes parasını vererek mutlu olmanın peşinde.. Hele hele bu düzenin içinde çocuk sahibi olmak.. anne baba yanında sahip oldukları o kocaman yüreğin, o inanılmaz doğallığın; evin dışına çıktıkça, insanların davranışlarını gördükçe anlamsız bakışlara dönüştüğünü görmek.. Bu doğallığı koruyabildiğimiz yere kadar korumamız gerektiğine hüküm getirdik, yoksa buradaki herkes gibi olacaklardı, çocukluğunu özgür bir şekilde geçirmek yerine büyük şehirin kalıplaşmış dayatmalarına yenik düşmelerine göz yumamazdık.. hafta sonları da istanbul dışına kaçmaya başladığımızı farkettiğimizde karar verdik istanbuldan kaçmaya.. işler ayarlandı önce.. sonra miss gibi bahçeli bir ev.. Kaçtık geldik tası tarağı toplayıp.. küçükte bir anaokulu kurdum bir odamıza küçük prens ve prenses için.. Gönüllerince çocukluklarını yaşıyorlar.. Dayatma yok, kalıplar yok.. maddi gücün yarıştırıldığı, çocukların özendirilmeye alıştırıldıkları doğum günü partileri yok.. Sadece biz varız ve doyasıya yaşanan bir çocukluk.. yapmak istedikleri herşeye ben değil, kendileri karar veriyor.. Onların ömürleri boyunca hatırlayacakları, karakterlerinin şekilleneceği tek dönem olan çocukluk için öyle müthiş imkanlara gerek yok bana göre.. Bol bol sevgi ve ilgi, sağlam bir çocuk yetiştirmek için tek formül..
Şunu itiraf etmeliyim ki uzun süredir ilk kez nefes aldığımızı hissediyorum..
Sadece bir hayatımız var.. onların da ömürleri boyunca hatırlayacakları sadece bir çocuklukları.. istanbulun hayatımızı ipotek altına almasına daha fazla izin veremedik..
Bunu neden yazdım, yapılabilir birşey olduğunu anlatmak için..herkesin böyle bir planı var eminim.. Ama bu şehre sürekli söylenerek enerji harcamaktansa, o enerjiyi kaçış için fizibilite yapmaya harcayın.. Emin olun sizin için de uygun biryer var..
Şunu da söyliyim kararı almamız ile taşınmamız arasında geçen süre 1 ay bile değil.. daha hayalini bile doğru düzgün kuramadan hayallerimizin içinde bulduk birden kendimizi.. yani sandığınız kadar zor değil, zor olan kalıplarınızı yıkmak..
Biz kendi cennetimizi yarattık, sıra sizde..

İçerikler ve Palm Yağı Üzerine..

Bugüne kadar içerik olarak içime sinen ve kendim kullandığım ürünleri paylaştım sizlerle.. içerikler konusunda bilinçlendirdiğim çok sayıda insan oldu, bunu net bir şekilde görebiliyorum.. Ama diğer taraftan art niyetli sorulara da maruz kalmadım değil..
Bu blogtan bugüne kadar tek bir kuruşluk kazanç ya da ürün cebime girmiş değildir.. Buna zaten ihtiyacım da yok.. Eğer bir kazanç elde etmek isteseydim zaten net bir şekilde bloğum üzerinden yapardım, diğer bloglarda olduğu gibi.. Çocuklarımla dolu dolu geçen bir günün ardından onlarla yatıp uyumak varken, geceleri uykumdan feragat ederek birşeyler yazmaya çalışıyorum.. Net olarak gördüğüm şeyleri, hiç farkında olmayan insanlara ulaştırmaya çalışıyorum.. Bir nevi vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümden.. Bugüne kadar yeteri kadar bilinç oluşturduğumu düşünüyorum.. Yani herhangi bir içeriğe baktığında kullanıp kullanmaması gerektiğine karar verecek bilinçte insanlar oluşturduğumu düşünüyorum.. o nedenle bundan sonra vitamin takviyesi anlamında herhangi bir tavsiye ya da yorumda bulunmayacağımı belirtmek istiyorum.. Bugüne kadar yazdığım herşeyin sonuna kadar arkasındayım, hala çocuklarıma bu ürünleri kullanmaya devam ediyorum.. Edeceğim de..
Palm yağı konusuna gelecek olursak, gerçekten acınacak durumda olduğumuzu düşünüyorum.. yıllardır doymuş bir bitkisel yağ olduğunu, bu özelliğiyle de kalp ve damar sağlığı açısından zararlı olabileceğini, ucuz ve yeniden kullanılabilirliği yüksek bir yağ olduğu için defalarca kızartmalarda kullanılmasının da kanserojen ve toksik etkiler yapabileceğini belirttik hep.. Bunu bir kez bile dikkate almayan insanların nutella krizi patladıktan sonra panik olmalarını anlayamıyorum bir türlü.. Biz sabah öğle akşam nutella mı yiyorduk ki bu kadar tedirgin olduk birden.. Diğer taraftan içinde palm kelimesi(yağı bile değil) geçen içeriklere savaş açıp , market alışverişlerine, pastane alışverişlerine, dışarıda yemek yemeğe hiçbir şey olmamış gibi devam edilmesi de beni düşündürüyor gerçekten.. pastanelerde ya da dışarıda yenildiğinde bir içerik bilgisi yok tabii..
Rica ediyorum sizlerden: Evinize ve vücudunuza giren herşeyi sorgulayın..
Ben buna nutelladan önce de dikkat ediyordum, sonrasında da aynı şekilde devam ediyorum.. İsteyen istediğini tartışsın dursun televizyonlarda orada burada, benim hayatımda değişen birşey olmadı. NOKTA.

22 Ocak 2017 Pazar

Balonlarımız..

Küçük prenses ve prens ile hazırladığımız balonlar oyun odasının duvarında yerini aldı.. Fikir olması açısından paylaşıyorum.. hem renkler hem de motor becerileri için güzel bir aktivite olmasının yanında odaları için müthiş bir dekor oluyor..

11 Ocak 2017 Çarşamba

Tiyatro Akşamları..

Küçük prensesin tiyatro aşkı bambaşka bir boyutta.. Her hafta bir oyuna götürmeye özen gösteriyoruz bu nedenle.. Buna ek olarakta odağı oyun olan bir drama kursu arayışındayım uzun süredir.. Bulduklarım beni pek tatmin etmedi.. Yaş aralıkları çok geniş, o kadar farklı yaştaki çocuğun bir potada toplanması doğru gelmiyor bana, çocukların özgüven ve kendilerini ifade etmeleri açısından.. Sonuçta ne kadar kendilerini rahat hissederek bu işe başlarlarsa o kadar devam ederler.. Bir de olayın merkezinde oyun yoksa çocuğu tutacak şey kalmıyor.. Çocuğu olayın içine çekmek için uğraşmaktansa "disiplin" altında eğitim veriyoruz deniyor.. Çocuğa sevdirmeden sadece disiplinle ancak birkaç kere götürebilirsiniz, sonrasında tiyatro drama adını bile duymak istemez..Yani çocuğu kaybedersiniz.. Sonrasında istediğiniz kadar iyi bir yer bulun.. Bitmiştir artık.. kaldı ki bir çocuk disiplin eğitimini aileden alabilir ancak, dışarıdaki disiplin denen şey çocuk için "korku" dan başka birşey değildir.. Korkarak birşeyi ne kadar sevebilir ki..
Başlangıçlar çok önemlidir o yüzden.. O nedenle ben kılı kırk yararım bu konuda.. Ona özgüvenini kaybettirmeden, aksine özgüveninin üzerine koyacak bir yaklaşım ararım çocuğum için seçim yaparken.. onun çocuk olduğunu unutmadan, oyunlarla işin içine çekerek, sevdirerek.. Bunun bilincinde olan çok az yer var tabii.. o nedenle drama konusunda da görüşmelerim devam ediyor.. Her türlü tavsiyeye açığım bunu belirteyim..
Herneyse asıl konumuza dönecek olursak, küçük prensesin tiyatro aşkından dolayı uzun zamandır haftada bir akşam evde tiyatro oynuyoruz.. Pazartesi akşamları yapıyoruz bunu.. Her hafta bir hikaye seçiliyor küçük prenses tarafından, tüm ahali imkanlarımız dahilinde giyinip kuşanıp bir masalı canlandırıyoruz.. en sonunda seyirciyi selamlayıp, oyuncular olarak selfimizi çekiliyoruz.. Bi eğleniyoruz ki sormayın.. Hele hele küçük prenses oyun sırasında dönüp dönüp "anne ben seni çok seviyorum", "baba ben seni çok seviyorum" demiyor mu..
Siz de böyle bir akşam belirleyip oynayabilirsiniz, gerçekten hem minikler özellikle de büyükler için acayip eğlenceli oluyor.. Bir de evdeki alakasız şeylerin aslında nasıl kostüm ya da dekor olduğunu gördükçe hem sizin hem de miniklerin yaratıcılıkları artıyor..
Bu arada atlamadan belirteyim, drama ya da tiyatroya dahil olmak çocukların kendilerini ifade etme konusunda çok yarar sağlıyor..
Olay selfilerimiz var ama sadece bunu paylaşabiliyorum, bu haftaki kırmızı başlıklı kız oyunumuzdan.. Yatağında kırmızı başlıklı kızı bekleyen anneanne.. yani bizim küçük prens.. Birazdan baba kurt yiyecek haberi yok:)

10 Ocak 2017 Salı

Gölge oyunu..

Evde farklı oyun arayışında olanlar için, kış akşamlarında keyifle oynanabilenecek bir oyun..
Biz evimizdeki eğitim setinin içinden keserek hazırladık.. Siz istediğiniz herhangi bir kağıttan bir şapka ve içinden neyi çıkarmak isterseniz onu kesip hazırlayabilirsiniz, sonra bu kağıtları çöp şişlere bantlayın.. akşam ışıkları kapatın, minikleri duvara karşı sandalyeye oturtun, gösteriyi başlatın.. Arkalarında durup şapkanın arkasına sakladığınız figürleri, yansıttığınız ışığın önünde şapkadan çıkarın.. Çok eğleniyorlar..
ilave olarak ellerinizle gölgesini yapabileceğiniz değişik hayvan figürlerine internetten bakıp, bu gölge oyununa çocukları da dahil ederek yapmalarını sağlamak işin başka bir keyifli yanı oluyor.. Hem büyüklere, hem küçüklere..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...