11 Haziran 2015 Perşembe

Gelen Kardeşi Kıskanmayan Çocuk Mümkün mü?


Elbette mümkün.. Kıskançlık çok güçlü bir duygudur, bir çocuğun ruhunda derin yaralar açabilir, dahası olumsuz davranışlarla sonuçlanabilir.. Kıskançlık bu işin doğasında var, çocuk bunu da yaşamalı yaklaşımına da asla katılmıyorum, bu bana işin en kolay kaçışı gibi geliyor.. Oysa çocuğun bu süreçte yaşaması gereken daha da güçlü bir duygu var: Kardeşlik duygusu.. Anne babanın çocukta bunu ön plana çıkartacak bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor sadece.. Biz bunu başardık, yaptığımız tek şey onu çok iyi gözlemleyip kendimizi onun yerine koyarak davranışlarımıza yön vermek oldu.. Biraz dikkat ile mükemmel sonuçlar aldık..
Hamileliğim esnasında kardeş ile ilgili herhangi bir söylemde bulunmadık kızıma.. Yaşının küçük olmasının avantajını da kullanmış olduk.. Kardeş geliyor konuşması yapmak kafasında farklı şeyler kurmasına, hayatında ciddi bir değişiklik olacağı konusunda kaygıya kapılmasına neden olabilir diye düşündük.. Kocaman karnıma birlikte sürdüğümüz kremler esnasında bile ne olduğunu anlamamıştı, sanırım onun gibi çok yediğimde karnımın kocaman olduğunu düşünmüş olmalı:) Aktif bir hamilelik geçirdiğim için kızımın hiç bir ritüelini bozmadan keyifle geçirdik hamilelik sürecini de, kızım hiçbirşeyin farkında değildi, benim istediğim de tam olarak buydu..
Hastanedeki doğum sürecini de iyi bir şekilde atlatabilirsek gerisi kolaydı artık..
Hastaneden kızım için ayrı bir oda talebinde bulunmuştuk psikolojinin olumsuz etkilenmemesi için, doğumun geceye gelmesi de şansımız oldu.. Kızım ayrı odada sevdiği aile büyükleri ile birlikte uyurken ben doğuma girip çıkmıştım bile.. O uyanana kadar ilk emzirme gibi bebekle geçecek tüm seramonileri de rahatça halletmiş olduk.. Ertesi gün kızım uyanıpta yanıma gelip beni yatakta serumlarla görünce hasta olduğumu, serumların ilaç olduğunu ve hemen iyileşeceğimi anlattım ona.. Onun yanında bebeğimizi hiç emzirmedim, kucağıma almadım.. Sepette olan bebeği gösterdik ona, ne kadar tatlı değil mi dedik.. Çok sevmişti, beybi adını taktı ona, gidip gidip dokunuyordu.. Aslında daha ilk anda kabullenmişti o, anne baba tavrı bozuyor aslında gidişatı.. Büyük bir olaymış gibi değil, usul usul aslında hep varmış gibi hayatına sokmak istiyorduk.. Hastane sürecinde eşimle çok iyi paslaştık, benim bebekle başbaşa geçireceğim emzirme gibi zaman dilimlerinde onlar oynamaya çıktılar hep, bebeğe ilginin çok olduğu o ilk ziyaretçi dakikalarında da hep dikkatini başka yöne çektik.. Hastane sürecinde tek üzüldüğü şey benim serumlarla yatıyor olmamdı, bunu hissettiğim an ayağa kalktım serumumu alıp babasıyla birlikte yatan kızımın yanına sokulup yattım.. Ertesi sabah hastane modundan çıkmaya kararlıydım, üzerimdeki gecelikleri çıkardım, güzel bir şekilde giyinip ayağa kalktım, serum da çıkınca tam olarak 1 gün bile yatakta yatmadan ayaklandığımı söyleyebilirim sezeryan ameliyat sonrası.. Eve gidişte bebeği yanımıza almamızı hiç yadırgamamıştı kızım, oysa ne tepki vereceğini çok merak etmiştim birlikte arabaya binince, beybi de bizimle eve gelecek dediğimizde mutlu olmuştu..
Eve geldiğimizde dikkat ettiğimiz dört önemli şey vardı artık, ilki yanında hiç bebeği emzirmemek.. İkincisi kızımın kardeşten önceki ritüelini hiç bozmamak.. Üçüncüsü abla kelimesini hiç kullanmamak.. Dördüncüsü ise bebeği severken ikili diyalog yerine büyük çocuğu da dahil eden üçlü diyaloglar kurmak..
İlk konu ile ilgili olarak şunu söyleyebilirim ki kızımı iki yaşı dolana kadar emzirdim ben, öyle ki hamileliğimin beşinci ayına denk geldi bırakışım.. Çokta iyi denk gelmişti, iki yaş ile beş ay durumu.. Beşinci aydan sonra erken doğumu tetikleyebileceği için önerilmiyor çünkü emzirmek.. İki yaşı tam da beşinci ayda doldurmuştuk.. Yani diyeceğim o ki daha dört ay önce bırakmıştı emmeyi, çok tazeydi daha, o nedenle yanında hiç emzirmeyeceğim kararı almıştım kendi kendime.. Oğlum şu anda 4 aylık, hala daha yanında hiç emzirmedim kızımın..
İkinci dikkat ettiğimiz şey ise ritüelini bozmamaktı..Bugüne kadar evin odağı oydu, parka çıkmak, oyun oynamak gibi gün içinde belli ritüelleriniz vardı.. Bir defa bunun devam etmesi gerekiyordu.. Kardeşten önce onunla ne sıklıkla vakit geçiriyorsak kardeşten sonra da aynı şekilde devam ettik ki kardeşin gelmesinin ondan birşey çalmadığı mesajını alabilsin.. Aldı da, keyfi çok yerindeydi..
Üçüncü dikkat ettiğimiz konu ise abla kelimesini hiç kullanmama kararını almış olmamızdı eşimle.. Abla ebeveyn rolünü üstlenmeye müsait bir kelime.. Kızım her ne kadar konum itibariyle abla olsa da, nihayetinde o küçükcük bir çocuk daha.. Birini sorumluluk anlamında ön plana çıkarıp abla yapmak yerine  ikisine de kardeş kelimesini vurguluyoruz sık sık..
Dördüncü olarak ise bebeğin ihtiyacı olan ilgiyi sevgiyi ona gösterirken büyük çocuğu kenara yanlızlığa itmek yerine onu dahil eden diyaloglar kurmak, bebeğe sen ne tatlısın demek yerine büyük çocuğa dönüp baksana bebek ne kadar tatlı demek büyük çocuğu çok olumlu yönde etkiliyor..
Doğasında var kıskanacak tabi sözlerinin aksine evde müthiş bir tablo var şimdi.. Neden göz göre psikolojisi bozulsun ki.. Sadece biraz dikkatle çok büyük sonuçlar aldık biz.. Öyle ki doğum öncesi tek tük başlayan konuşması sekteye uğramaz inşallah gelen kardeşle birlikte diye düşünürken, kardeşten sonra patır patır konuşmaya başladı kızım.. Tuvalet eğitimini gelen kardeş nedeniyle ötelemiş olmama rağmen kardeş sonrası kendiliğinden bezi bıraktı, şaşkınlıkla izler oldum artık evdeki gelişmeleri..
Bir çocuğu kazanmak aslında o kadar da zor değil.. Ama kaybetmek çok kolay.. Bunu unutmamak lazım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...