27 Ağustos 2014 Çarşamba

Kanser Saçan Temizlik Maddeleri

Bugüne kadar koruyucular ve doğal temizlik malzemeleri konularında detaylı birçok yazı yazmış olsam da, tekrar toparlayıcı kısa bir yazı yazmak istedim.. Bugünlerde olduğu gibi sorgulanması gereken tek şey antibakteiryel sıvı sabunlar değil aslında.. Kullandığımız her türlü temizlik malzemesi yani şampuanlar, bulaşık ve çamaşır makinesi deterjanları paraben gibi koruyucu içeriklerinin yanı sıra fosfat, sülfat, formaldehit, ftalat içerikli.. Bu maddeler hem doğaya hem de insan vücuduna çok fazla zararları olan bir maddeler.. Biz bu zararlı kimyasalları bulaşık makinesinden yiyoruz, çamaşır makinesinden vücudumuza alıyoruz, temizlenmiş evin her bir köşesiyle temasımızla vucüdumuza daha da fazla girmesini sağlıyoruz.. Evimizi, kap kacağımızı, giysilerimizi temizlerken vücudumuzu her gün biraz daha kirletiyoruz aslında.. Bu zararlı maddeler kanser yapana kadar vücudumuzda birikiyor, dahası  cilt rahatsızlıkları gibi bir çok rahatsızlığı da beraberinde getiriyor.. Peki hemen hemen her türlü temizleyicide, şampuanlarda, sıvı sabunlarda, bulaşık deterjanlarında, çamaşır deterjanlarında olan bu koruyuculardan ve fosfattan nasıl uzak duracağız?
En doğal seçenek sabun cevizi.. Bu konuda daha önce yazdığım yazıda  detaylarını paylaştığım gibi sabun cevizini artık internet üzerinden kolaylıkla bulabiliyorsunuz.. Ya bir kese içine attığınız sabun cevizi kabuklarıyla bulaşık ve çamaşırlarınızı yıkayabilirsiniz.. Ya da yine o yazımda detaylarını paylaştığım oranda kaynatıp suyunu alarak bulaşık, çamaşır makineniz ya da her türlü ev temizliğiniz için kullanabileceğiniz sıvı deterjanınızı hazırlayabilirsiniz..
Diğer bir masum seçenek Mom's Green ürünleri.. Tamamen doğal içerikle bir anne tarafından piyasaya sürülen bu ürünler zararlı bileşenler içermiyor.. Ev için temizlik ihtiyaçlarınızı buradan karşılayabilirsiniz.. Sıvı sabunlar, bulaşık, çamaşır deterjanları,  yüzey temizleyiciler gibi seçenekleri mevcut.. İnternet üzerinden sipariş verebiliyorsunuz..
Diğer tüm kişisel bakım ürünleri için de tavsiyem kesinlikle organik ürünler almanız..Ekoorganik ve Cityfarm bu anlamda alışveriş yapabileceğiniz yerler.. Özellikle Ekoorganik yıllardır sipariş verip, her seferinde düzgün çalışmalarına hayran olduğum çok güvenilir bir mağaza.. İnternet üzerinden sipariş verebildiğiniz gibi Beylikdüzü Migros'un  arkasındaki mağazalarından da alışveriş yapabiliyorsunuz, avrupa yakasında evlere de servis yapıyorlar.. Ekoorganikteki organik markaları Cityfarmda da bulmanız mümkün.. Cityfarmın Bağdat caddesinde ve istinya parkta mağazaları mevcut.. Bağdat caddesi evlere servis yapabildiği gibi yine Cityfarmın internet sitesinden de sipariş verebiliyorsunuz..
Market raflarından hem kendimizi hem de doğayı zehirleyen bu temizleyicileri almak yerine birşeyleri değiştirmenin zamanı artık.. Alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değil elbet, elinin altındakini almak yerine diğerine ulaşmaya çalışmak için daha fazla efor gerektiriyor belki.. Ama inanın bana gerçekten değecek birşey için harcanan bir efor olacak bu.. Bir çanta, bir ayakkabı ararken saatlerce enerjimizi harcıyorsak sağlığımızı korumak  için de ekstra birşeyler yapmak zorundayız.. Zaman o zaman..

19 Ağustos 2014 Salı

Bebekle Tatil..

Yıllardır yeni yerler keşfetmenin tadına varmış bir çift olarak bebeğimiz doğduktan sonra da hiçbir tatil planımızı ertelemedik.. Madem ki bizim ailemizin bir ferdiydi o da, birbirimize uyum sağlayarak bir orta yol bulacaktık.. Çocuk var deyip eve hapsolan, yeni yerler keşfetme telaşındayken tatil köyüne kapanan bir anne baba olup bastırılmış bir ruh haliyle,ertelenmiş hayaller ile çocuk yetiştirmektense yaşam tarzımız ne ise bebeğimizi onun içine adapte etmeyi seçtik biz.. Tabii ki bebekle tatil yapmak, gezmek tozmak kolay değil.. Ama imkansız da değil.. Tek püf noktası onun gözünden bakmak dünyaya, isteklerini anlayabilmek.. Gezeceğim diye de sürekli kolundan çekiştirilen bir çocuk ya da arabasına saatlerce hapsolmuş bir çocuk ne tatilden keyif alır, ne de size aldırır.. Bir defa en başta şunu göze almak gerekiyor: Hiçbir şey eskisi gibi hızlı olamayacak:) O sizin gönlünüzü yapmak için sizin istediğiniz tatile geldiyse, siz de onun gönlünü yapacaksınız.. Bunun için sürekli küçük ve sık molalara ihtiyacınız olacak, bir gezi planlarken bunları hesaba katın mutlaka.. Koşturabileceği güvenli alanlar, ailecek yayılabileceğiniz çimler, yol kenarındaki bir çocuk parkı durak noktaları olsun.. Sizin gezip görmeniz için koşturuyorsanuz ona bir park aramak için de koşturacaksınız..
Yorulmadan rahat dolaşabilmesi için tercihiniz kanguru veya puset olabilir, bu çocuğunuza kalmış.. Biz 1.5 yaşına kadar kanguru kullandık hem yurt içi hem de yurtışı seyehatlarimizde.. Puseti sokaklarda yürütmeye çalışmak, binmek istemediği zamanlarda arabayı taşımak zorunda olmak bize daha zor geldi.. Tabii ki tercih meselesi.. Eğer puset kullanacak olursanız uçak yolculuklarında valizleri teslim ederken değil de uçağa binmeden hemen önce verebiliyorsunuz görevlilere, böyle bir avantajı oluyor.. Yolculuklar için tavsiyem 60-70 liralık  katlanan çok küçük puset modelleri var, büyük pusetlerle hiç uğraşmayın derim seyehatlerde.. Başta da söylediğim gib hep onun gözünden bakmak gerekiyor dünyaya, bunun için bebeğinizi elinden tutup yürütürken mesela kolunu yukarı çekerek yürütmek yok.. Bir kolunuz havada siz ne kadar yürümeye dayanabilirdiniz bir düşünsenize.. Benim kendi tespitimle dikkat ettiğim bu konunun kişisel gelişim eğitimlerinde örnek olarak verildiğini öğrendim geçenlerde bir arkadaşımdan.. Bu nedenle mümkün olduğunca onun seviyesinden tutacaksınız elinizi.. Sıkıldığı anlarda herhangi bir şeyi oyuna dönüştürmek için hep hazır olmanız gerekiyor..
Gelelim tatilde yemek konusuna:
Küçücük bir elektrikli ısıtıcıya sahip olmanın sizi ne kadar kurtardığını göreceksiniz.. Valizde çok yer kaplamayan bu ısıtıcı ile birlikte, tatile çıkarken yanıma mutlaka erişte, tarhana, makarna, kuskus, minik patatesler alıyorum.. Bir de küçük bir cezve.. Priz olan herhangi bir yerde 5 dakikada bir yemek hazır oluyor böylece.. Bu küçücük ısıtıcı sayesinde yapabilecekleriniz size kalmış, ben iyi süt bulduğumda yoğurt bile yaptığımı söyleyebilirim tatilde.. Evden getirdiğim doğal yumurtalarımı kaynatıyorum mesela, böylece dışarının en tehlikeli gıdalarından olan yumurta ve yoğurt konusunda gittiğim yere muhtaç kalmıyorum..  Ayrıca tatilde sadece kuru gıda ile beslenmekten, bebeğinizi temizliğinden ve içindekilerden emin olamadığınız dışarı yemekleri yedirmekten te kurtarmış oluyorsunuz.. Ben makarna, haşlanmış patates gibi soğuk ta yenebilen şeyleri akşamdan hazırlayıp Avent'in mavi kapaklı kaplarına koyuyorum, ertesi gün dışarı çıkarken doğrudan alıyorum.. Sıcak yenecek çorba gibi şeyleri sabah kaynatıp, yine kaba koyup küçük bir termos çanta ile yanıma alıyorum otelden çıkarken.. Tatile giderken valizin içine evimdeki doğal meyve(elma, erik, muz gibi uzun dayanabilen)-sebzelerden (havuç, salatalık gibi) atıyorum bol bol, muz sadece kalın kabuklu olduğu dışarıdan da alınıp bebeğe verilebilir diğer meyvelere oranla.. Yetiştirilirken kullanılan ilaçlar diğer meyvelere göre muza daha az nufuz ediyor diye okumuştum bir kitapta.. Kuruyemiş alıyorum sonra.. Meyve, sebze, kuruyemiş acayip öğün kurtarıcılardan.. Tatilde dışarıya muhtaç olmadan çocuğunuzu ev ortamındaki gıdalarla beslemek imkansız değil.. Günlük rutin yeme düzenine göre mutlaka eksik kalan gıdalar olacaktır.. Ama bunları dışarıdan yemesinden yememesini tercih ediyorum ben.. Burada bahsettiğim yemek öğün olarak, yani öğün olarak yemeğini dışarıda planlamıyorum hiç..  Ama ben dışarıda yemek yiyorsam ona da tattırıyorum mutlaka.. Yoksa yemek konusunda güven oluşturamazsınız çocuk üzerinde.. Ona başka birşey yedirirken siz rengarenk bir tabaktan yemek yiyorsanız onu önündekini yemeye ikna edemezsiniz.. Yine onun gözleriyle bakın yani bu duruma da.. O yüzden o rengarenk tabağı ona da sunup gözünü doyurmalısınız, zaten umduğu lezzeti bulamayınca bırakacaktır.. Ama çok önemli bir şey kazanacaksınız bu davranışın sonunda, sürekli o bu yasaklanmış, her fırsatta patlama yaşamaya hazır bir çocuk yerine neyin ne olduğunun bilen doygun bir çocuk.. Burada tekrar şunu belirtmekte fayda var, kola içmeyen bir çocuk istemiyorsanız siz de içmeyeceksiniz.. İçiyorsanız mutlaka ona da tattıracaksınız.. Siz kola içerken, ona zararlı diye içirmemek çocuğun kafasını karıştırır, sözleriniz güvenini yitirir.. Sonuç olarak siz ne kadar sağlıklı beslenirseniz o da o kadar sağlıklı beslenmeye alışıyor.. Şunu unutmayın anne baba ne yerse çocuk ta onu yer, çevrenize bir bakın yemek seçen ailelerin yemek seçen cocukları mevcut..
Tatil konusuna dönecek olursak, bebekle tatil yapmak evet kolay değil, ama imkansız da değil.. Onun gözleriyle dünyaya bakıp herşeyi düşündüğünüz ve pratik çözümler yarattığınız sürece, tatilde hem siz gezip tozmaktan hem de bebeğiniz evinden uzakta keyfinden feragat etmemiş olacak.. Her iki taraf ta tatilden keyifle dönecek sonra, bizim gibi:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...