22 Ağustos 2013 Perşembe

Kanguru Almak Gerekli mi??

Bizim gibi gezip tozmayı çok seven bir çiftseniz, evet kanguru şart.. Önemli olan bebek ve sizin için doğru kanguruyu bulmak.. Daha hamileyken alışveriş listemize ilk ilave ettiğimiz şey olması nedeniyle araştırmalarım daha o zaman başlamıştı.. Alıp efektif kullanan ve alıp kullanamayan birçok arkadaşım ile yaptığım görüşmeler ve internet üzerindeki forumlardan edindiğim bilgi sonucu ucuz yollu alınan kanguruların hem bebek hem de anne baba için bir süre sonra kenara atıldığına şahit oldum.. Ucuz yollu alınan bir kangurunun parasının çöpe gitmesindense bebeğin alışma ihtimalinin yüksek olduğu bir kanguruyu biraz daha para vererek almak daha mantıklı gelmişti.. Çünkü eğer alışırsa bizim hayatımızı gerçekten çok fazla kurtaracak, tüm gezip tozmalar hem onun hem de bizim için keyfe dönüşecekti.. Bu ihtimal denenmeye değerdi.. Bunun sonucunda kanguruya da iyi bir bütçe ayrılması gerektiği konusunda hem fikir olduk eşimle.. Bir defa bebek için kangurunun kumaşı çok önemli, delikli yapıdaki nefes alabilen kumaştan yapılmış olmalı, delikli olmayan kumaşlar pamuklu da olsa bebeği çok rahatsız ediyor, çok fazla yeri kapandığı için terletiyor, gömülüyor, hareket özgürlüğü kısıtlanıyor.. Anne baba için de olmazsa olmaz özelliği bel desteği.. Kangurunun efektif kullanımı için iyi bir bel desteği şart.. Bu bilgiler ışığında yaptığımız araştırmalar ve incelemeler sonuncu kararımızı babybjörn synergy black mesh ten yana kullandık.. Biz 324 TL ye almıştık.. Ama parasının karşılığını fazlasıyla verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.. Elimiz ayağımız oldu bu 10 ayda, dışarı çıkarken aldığımız sırtçantamızın demirbaşlarından da biri aynı zamanda.. Hala da bebeğimizin kilo alımına rağmen eşim de ben de çok rahat kullanıyoruz.. Minik pensesimizde rahat rahat onunla dolaşıp etrafı izlemekten çok keyif alıyor.. Hatta öyle rahat ki onda, arkadaşlarımızla gidilen bir Edirne gezisinde uyuyup kaldığına şahit olduk kanguruda dikey pozisyonda öyle bakınırken.. Kg limitine dayanıncaya kadar da rahatça kullanabileceğiz gibi duruyor.. Yani sözün özü doğru yaklaşımlarla kanguru vazgeçilmeziniz, olmazsa olmazınız, hayat kurtarıcınız olabilir.. Benden söylemesi :)

Sivrisinek Saldırılarıyla Doğal Mücadele..

Yaz geldi, ortalıkta hiç sivrisinek yok diye sevinirken bir sabah kuzumun baş bölgesindeki 15 ısırıkla uyanınca bütün doğal yöntemler döküldü ortaya..İlk olarak ısırıkları kaşınmadan kontrol altına almak, sonrasında da sivrisinek saldırılarını önlemek için tedbir almak şarttı.. Sivrisinek ısırıklarında ilk kaşıntıyı engellemek önemli.. Sivrisineğin deri altına bıraktığı sıvı nedeniyle başlayan kaşıntı, kaşıdıkça deri altındaki sıvıyı dağıtıp yaydığından kaşıntıyı daha da arttırıyor.. O nedenle kaşınma başlamadan müdahale etmek gerekiyor.. En etkili yöntem ise ortasında kesilmiş bir soğanı o bölgeye sürmek..Soğan hem kaşıntıyı alıyor, hem de rahatlatıyor.. Bunun yanında rahatlatmak için dönüşümlü olarak karbonatlı ya da tuzlu su, sarmısak, kantaron yağı, muz kabuğunun içi, limon, sirke, buz, nane yağı kulanılabilir.. Saldırıları önlemek için alınacak en etkili önlem ise lavanta yağı ya da cibinlik.. Uyumadan önce bir pamuğa damlatılan birkaç damla lavanta yağı hem sivrisinekleri uzak tutuyor, hem de rahat bir uyku sağlıyor.. Bu yönüyle dışarı çıkarken bile bezi kadar dikkat ediyorum almaya.. Yalnız aktarlardan değil de organik ürüler satan bir yerden almak gerekiyor lavanta yağını.. Diğer bir yöntem ise cibinlik..Öyle alengirli modellere gerek yok, benim 2 parça tülüm var, biri büyük biri küçük.. İkea dan almıştım, iki büyük parça halinde.. Büyük olanı evdeki park yatağının üzerine atıyorum o uyuduğunda, küçük olan da her daim sırt çantamızda.. Dışarıda tehlike gördüğüm durumlarda atıyorum arabasının üzerine.. Anakucakları ve bebek arabaları  için piyasada satılan lastikli cibinlikler de var, tercih edilebilir.. Söylediğim gibi bu iki yöntemden hangisi o ortam için uygunsa onu kullanıyorum, sırt çantamızın demirbaşları lavanta yağı ve cibinlik tülümüz her daim yanımızda dışarıda.. Sonuç olarakta baştaki o 15 ısırık dışında başka bir ısırığımız olmadı koca yaz geçmesine rağmen.. Hem de göz göre göre sivrinekli ortamlarda bulunmamıza rağmen :)

16 Ağustos 2013 Cuma

Diş Çıkarma Dönemine Doğal Çözümler..

4. ay gibi kaşınmaya başlayan dişler çıkana kadar periyodik olarak atak yapmakta.. Bizim gibi geç diş çıkaran gruptaysanız dönem dönem gelen bu atakları sıkıntısız geçirebileceğiniz basit çözümler mevcut.. Dişlerin atak yaptığı bu dönemlerde bebek elini daha bir iştahla ağzında tutup hırsla kaşıma denemeleri yapıyor, bunların yanında çekiştirilen kulaklar, keyifsizlik, ateş, ishal, ağlayarak birden uyanma, açılmayan ağız ve iştahsızlıkta cabası.. Bir defa dişlerini kaşıyacağı ve rahat tutabileceği mümkünse soğuk gıdalardan eline tutturmak iyi bir yaklaşım olacak, plastik yapay kaşıyıcılar yerine.. Havuç, salatalık, taze soğan, taze sarmısak, pırasa, bisküvi gibi.. Pırasa ve soğanın rahatlatıcı etkileri bulunuyor.. Bunun yanında sarmısak ve karanfil yağı ile bebeğiniz izin verirse diş çıkaracağı bölgeye masaj yapmakta çok iyi geliyor.. İçine soğuk meyveler ya da buz koyacağınız meyve filesi de iyi bir fikir olabilir.. Lakin önce bebeğinizin meyve filesini sevmesi lazım, bizimki bir türlü sevememişti.. Emziklerini suyun içinde sıkarak içine dolduracağınız su ile dondurucuya koyup içinde donmuş su ile bebeğinize vermekte iyi bir kurtarıcı olabiliyor.. Bu yöntem bizde çok işe yaradı, öyleki 4. ayda kendiliğinden bırakılan emzikle soğuk olarak karşılaşılınca öyle hoşumuza gitti ki, elimizle tutup tutup bir ileri bir geri dişlerimizi kaşımayı çok sevdik.. Emmeme konusunda kararlıydık yine.. Soğuk su ile ıslatılmış temiz bir ağız bezi ile diş etlerine yapılan masaj da iyi geliyor.. Bunun yanında Avrupa'da sık kullanılan ve diş çıkarma döneminde bebeğin tenine temas ederek rahatlatıcı etki veren kehribar taşından yapılmış diş kolyeleri de bu dönemde imdadınıza yetişebilir.. Biz rahatlatıcı etkisine şahit olduk.. Bu gibi basit metotlarla biz bu dönemi rahat geçirdik diyebilirim..

Evde Bebek Bisküvisi Yapımı..

Doktorların ek besine geçiş döneminde markalarıyla önerdikleri hazır mamalara inat bebeğimin herşeyini evde kendim hazırlamaya çalıştım keyifle.. Hazır mamaların içeriklerini inceledim, bu dönemde neler yemesi gerektiği konusunda bol bol okudum, üstüne bir de yaratıcılığımı ekleyince doktorumun bile tarifini istediği bir bisküvi çıktı ortaya..
Tarife gelince:

2 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Yumurtaya geçiş dönemine göre miktarını ayarlayacaığınız yumurta sarısı ( yumurta sarısına başlamadan önce hiç, başladığımız dönemde 1, sonraki dönemlerde 2 yumurta sarısı ilave ettim ben)
Yine miktarını siz belirleyeceğiniz tuzsuz peynir ( ben lor peyniri kullanıyorum)
Yarım havuç rendesi
1 yemek kaşığı kuşburnu marmelatı (şekersiz olanından)
1 yemek kaşığı karışık meyve marmelatı (kayısı, şeftali, elma, armut, mürdüm eriği, üzüm gibi aklınıza gelecek tüm meyveleri ezin, şeker ve su ilave etmeden suyunu çekene kadar kaynatın)
2 yemek kaşığı kuru meyve karışımı (kuru kayısı, kuru kan üzümü, kuru kırmızı erik, kuru incir, kuru elma, kuru armut, kuru yabanmersinini yıkayıp, küçük küçük doğruyorum, bir cezveye az su koyup kaynatıyorum, sonra blenderdan geçiriyorum)
Çekilmiş badem yada ceviz
Varsa az keçiboynuzu tozu
1 yemek kaşığı irmik ( fazlası çokça çıtırdıyor yerken)
Aldığı kadar 7 tam tahıl unu ( arpa, yulaf, buğday, darı, mısır, pirinç, çavdar ununu ben kendim karıştırıyorum evde)
Ve daha birçok şey ekleyebilirsiniz, yaratıcılığı size kalmış..

Bu malzemeleri bir kapta sert bir hamur olana kadar yoğuruyoruz, sonrasında bir merdane yardımıyla açıp, uzun uzun kesiyoruz ki diş kaşıma amaçlı da bebeğimizin eline rahatça tutturabilesiniz..


Tepsiye dizdiğimiz bisküvilerimizi 175 derecede 15 dakika pişiriyoruz, kontrol ederek bu süreyi uzatmak veya kısaltmak mümkün.. Kestiğiniz kalınlık ve fırınınız süreyi etkileyebilir.. Ben yarın parmak kalınlığında kesiyorum..


Ve işte ev yapımı bisküvileriniz hazır.. İsterseniz diş kaşıma amaçlı tuttturun bebeğinizin eline, ister kahvaltısında ezip çayla ıslatıp verin.. İsterseniz ara öğün yapın.. Sonuç olarak anne eli değmiş bebek bisküvisi:)



Bebek İçin Kuru Meyvelerden Püre Yapımı..


İşte işlevselliği çok olan bir tarif daha.. İster kahvaltılarda ekmek banarak, ister muhallebileri çeşitlendirmek için.. Yaratıcılığı size kalmış.. Ben bunu haftalık hazırlıyorum, Philips Avent'in gurme kaplarına koyuyorum, 1 haftada tüketiyoruz hazırladığım miktarı.. Daha fazla da dayanır diye düşünüyorum.. Tarife Gelince:
1 adet Kuru Kayısı
3-4 adet Kuru Kırmızı Erik
3-4 adet Kuru Kan Üzümü
1 adet Kuru İncir
3-4 dilim Kuru Elma
3-4 dilim Kuru Armut
5-6 adet Kuru Yabanmersini
Bu kuru meyvelerin hepsini yıkayıp küçük küçük doğruyorum, bir cezvede az su koyarak iyice kaynatıyorum. Sonrasında blenderdan geçirip ağzı sıkıca kapanan bir kaba alıyorum.. Ve işte süper karışım hazır :)


Bebek İçin Marmelat Yapımı..


Bebeğin kahvaltısını çeşitlendirmek, acil dışarı çıkışlarda hem kolay bozulmayan hem de ısıtma soğutma gerektirmeyen alternatif yiyecek yaratmak, yiyeceklerine farklı bir tat katmak, muhallebilerini tatlandırmak amaçlı kullanacağınız marmelat çok iyi bir seçenek bence.. Özellikle evdeki fazla meyvelerden aklınıza gelebilecek her meyveden hazırlayabileceğiniz çok basit ama işlevselliği çok fazla olan bir tarif bu.. Tarife gelince:
Kayısı, mor ya da beyaz üzüm, şeftali, elma, armut, mürdüm eriği gibi meyveleri iyice ezin (ister kabuklarını soyarak cam rendede rendeleyin isterseniz bir süzgeç üzerinde elle sıkın) şeker ve su ilave etmeden suyunu çakinceye kadar kaynatın. Soğuyunca kavanozlara alın.. İşte çok amaçlı kullanacağınız marmelatınız hazır.. Buzdolabında uzunca bir süre saklayabilirsiniz..

15 Ağustos 2013 Perşembe

Taze Annelere Tavsiyeler (Bebeğinizle İlk Günler 1)..

Küçük meleğinizi hayata hazırladığınız bu ilk günlerde, hayatı sizin önderliğinizde tanıyacak.. O nedenle hayata bu ısınma turlarında fiziksel ihtiyaçlarını giderirken sergilediğiniz tavır çok önemli.. Onu korkutmadan, ürkütmeden, kendini hep güvende hissettirmeniz gerekiyor.. Hiçbirşeyin farkında değil, anlamaz gibi görünselerde bomboş beyinleri kayda başladı bile..  Geldiği bu yabancı ortamda bildiği, önceden tanıdığı bir tek siz varsınız..Tek tavsiyem bol bol okuyun.. Neler hissediyor, sizden neler bekliyor bilebilmek için.. Derdini anlatabilmek konusunda ağlamaktan başka bir yol bilmeyen bu meleği daha iyi anlayabilmek için.. Ben uykusuz geçen bu günlerde bulduğum her fırsatta okumaya gayret ettim.. Sonuçta ortaya o güne kadar küçücük bir bebeği değil kucağına almak, dokunmaya bile korkan birinden ilk andan beri bebeğiyle yalnız kalmayı ve bebeğinin herşeyiyle sadece kendi ilgilenmeyi isteyen özgüvenli bir anne çıkmıştı.. Gördüğüm bu manzara karşısında ben bile şaşırırken bazen, onunla sanki yıllardır biraradaymışım gibi, herşeyini zaten önceden biliyormuş gibi hiç paniklemeden, bütün anlarımızı özel bir anıya çevirerek geçirdim prensesimle günlerimi.. Olumsuz zamanlar hiç mi olmadı, oldu tabi olmaz mı.. Okuduğunuz tüm bilgileri bebeğinizi iyi bir şekilde gözlemlemeninde verdiği eminlikle kriz anlarını minimize edebiliyorsunuz paniklemeden.. Kurallar koymadan, öğrendiklerinizi bebeğinize göre uyarlayarak o da siz de strese kapılmadan rahat zamanlar geçiriyorsunuz böylece.. Daha önce de söylediğim gibi her hamilelik gibi her doğum gibi her bebekte kendine özel.. Bu nedenle tek bir doğru yok.. Bebeğinizi iyi gözlemlemek ve öğrendiklerinizi ona uyarlamak esas olan..
Göbek Bağı Bakımı: Göbek kordonu düşene kadar yapılması gerekenleri her kaynak farklı veriyor, biz hastanemizin önerilerine uyup göbek kordonu düşene kadar ne bir bakım ne de banyo yaptık.. O bölgeyi kuru tutmak çok önemli, bu süreçte banyo yapılırsa çok iyi kurulanması geriyor sonrasında.. Bu nedenle biz o bölgeyi fazlaca kurcalamayalım, doğal sürecinde kurumaya devam etsin diye, banyo sonrası iyi kurulama yapılamayabileceği ihtimalini de göz önünde tutarak banyo yapmadık, bölge sürekli kuru tutulduğu için de ekstra alkol gibi temizleyicilere de ihtiyacımız olmadı.. 8. Günde sabaha karşı bez değiştirirken gözümün önünde düşen göbeği karşısında gözlerim dolmadı değil.. İşte şimdi başlıyoruz dedim hayata.. Bu arada dikkat edilmesi gereken göbek bağı düştükten sonraki 3 gün kesinlikle banyo yapmamak, enfeksiyona en açık olduğu dönem bu çünkü.. Biz de 3 gün sonra periyodik olarak hergün devam eden banyo dönemine girmiştik bile, kışın ortasında:)
Banyo: Göbek bağımız düştükten 3 gün sonra başlayan banyo maceralarımız prensesimizin suyu çok sevmesi nedeniyle hala aynı sıklıkla devam etmekte.. Bir defa banyo uyku düzenini oturmak için çok önemli..Anne karnında gündüz sarsıntıyla uyuyup, gece uyanık geçiren bebek dünyaya geldiğinde aynı düzeni devam ettirmek istiyor, bu nedenle akşamların artık uyku vakti olduğunu ona öğretmeniz gerekiyor, bunu da en iyi banyo sağlıyor.. Akşam 20:00-22:00 arasında yaptıracağınız banyo sonrasında bebeğiniz iyiyce gevşemiş ve uykuya hazır hale geliyor.. Bunu da her akşam yaparsanız bebek artık geceleri uyuması gerektiğini öğreniyor, belli bir süre sonra bu onun düzeni haline geliyor.. Gelelim banyo konusunda dikkat edilmesi gerekenlere.. İlk günlerde esas olan banyoda kendisini güvende hissetmesi.. Biz bu nedenle anne ve babanın olduğu bir banyo ile başladık.. Babasının güçlü kollarında tutulan, annesinin yumuşak dokunuşları ile yapılan ve sürekli gülümseyerek, konuşularak, fonda yumuşak bir müzikle yapılan banyo ilk andan itibaren acayip keyifli gelmişti bizim prensesimize.. Başta biraz küvetine su doldurup orada suya alıştırıyorduk, sonra filesini takıp önce vücudunu zeytinyağlı sabunla köpürtülmüş elim ile yıkayıp duruluyor, sonra saçlarını (ilk günlerde gözleri yanmasın suya alışsın diye göz yakmayan şampuan ile ( atopik dermotit nedeniyle başlarda Linola, sonrasında Topfer), iyice alştıktan sonra da durulamaya çok dikkat edilerek yani geriye doğru su döküp durulanarak zeytinyağlı sabunla) iyice köpürtüp durulayarak üzerine ince bir bez konmuş havluya sararak banyomuzu bitiriyoruz.. Banyo bezi kullanmaya daha ilerleyen zamanlarda geçmekte fayda var, cildindeki koruyucu tabakaya zarar vermemek için..Kulaklar için de ne banyo da ne de banyo sonrasında özel bir işlem yapmaya gerek yok, çünkü bebeklerin kulak yapıları bizden farklı olduğu için su kaçma gibi bir tehlike yok.. Kurulama konusunda da boğumları, boyun, kolaltlarını yumuşak dokunuşlarla kurulamak önemli, kulakların sadece kepçelerini kurulamak gerekiyor herhangi bir mantar durumu olmaması için.. Bebek yağı gözenekleri tıkadığı için onun yerine ocakta biraz ısıtılarak asidi alınmış zeytinyağı ya da içeriğine güvendiğiniz bir nemlendirici (zeytinyağı ile dönüşümlü olarak atopik dermatit nedeniyle excipial kids serisinin ürünlerini kullanıyorum ben) kullanabilirsiniz.. Giydirme konusunda da baş ve ayağı sağlama aldınız mı olay bitiyor ( bebekler en fazla baş ve ayaklarından üşüyorlar, kaka rengi yeşile dönüyorsa baş ve ayakları sıcak tutmak gerekiyor) vücut için de her zaman sizin giydiğinizin bir kat fazlası deniyor.. Saç kurutma makinesi yasak, sıcak soğuk her türlü esintiden bebeği korumak şart.. Bebeği hergün köpürtmeye gerek yok, haftada bir ya da iki kez köpüklü banyo öneriliyor, diğer günler sadece duş..Bebeğinizde eğer konak gibi bir durum varsa banyodan bir süre  önce başına zeytinyağı sürüp deriyi iyice yumuşatmak ve banyo öncesinde tarayarak temizlemek iyi bir yöntem..Banyoda odağınız bebeği temizlemek yerine onun banyoyu sevmesi üzerine olmasıdır.. Vücutlarında ne kadar kir var ki zaten, aman çok iyi temizlensin diye bebeği banyoda ürkütmeyin, ona güven dolu yaklaşarak banyoyu hem onun hem de sizin için keyfe çevirebilirsiniz..Biz hala banyo hazırlığı başladığında evde, çıldırıyoruz mutluluktan..
Devamı 2 numaralı yazıda..


Taze Annelere Tavsiyeler (Bebeğinizle İlk Günler 2)..


Uyku: Yukarıda da bahsettiğim gibi bebekte gece gündüz kavramını oturtmak için banyo çok önemli.. Akşam 20:00-22:00 arasında yapılan banyo sonrası bebek iyice rahatladığı için daha uzun süre uyuyor, bu periyotta 2-3 saatte bir o uyanmadan emzirmek uykuyu bölmeden daha uzun süre uyumasını ve düzenini bu şekilde oturtmasını sağlıyor.. Uyku öncesi bir rutini olması da önemli, yumuşak bir müzik, söylediğiniz bir ninni, kitap okuma ve yanına koyacağınız bir uyku arkaşının varlığı ona uyku saatinin geldiğini hatırlatacaktır.. Biz bu yöntem sayesinde geceleri deliksiz uyuyan bir bebekle çok rahat bir dönem geçirdik.. Yatağının başına süngerinin altına kayacağınız bir eşya ile yatağa vereceğiniz eğim daha mide kapakçıkları tam gelişmemiş bebekler için yiyeceklerinin ağzına gelmesini engelliyor ve ileri zamanlarda ortaya çıkacak reflü şikayetleri için de koruyucu olabiliyor.. Bu eğimi yastıkla değil süngerin altından vermeniz çok önemli.. Bebeklerde yastık kullanılması önerilmiyor.. Bebeğin rahat bir uyku uyuması için de ortopedik değil, en az 7 cm kalınlığında sert sünger yatak öneriliyor.. Uyurken ışığın kapalı olması da büyüme hormonlarının iyi bir şekilde çalışmasını sağlıyor.. Koyu renk bir perde de sabah ışıklarının odaya daha erkenden dalmasını engellediği için tercih edilebilir..
Gaz: 15. günden itibaren 3. aya kadar gaz sancısı nüksedebilir, bunun için emzirme yazımda bahsettiğim annenin beslenmesine dikkat ederek gaz şikayetlerini büyük ölçüde yok etmek mümkün, ben zeytin, et ve ekmek tükettim bu diyet döneminde vitamin takviyesi de alarak.. Ayrıca annenin yediği yemeklere kimyon ve çörekotu eklemesi de annedeki dolayısıyla bebekteki gazı azaltıyor.. Ben en başta dikkatli beslenerek bebeğimin ne kadar rahatladığına birebir şahit oldum.. Bu düzeni mecburen bozduğum nadir zamanlarda kuzumun gaz sancılarından duramadığını gözlemlemek daha da dirayetimi arttırdı bu diyet durumuna.. Buna rağmen hala devam eden gaz sancısı varsa en iyi gelen ilk şey karnına konan sıcak havlu.. Banyo da alternatif olabilir.. Tane kimyon-rezene-anason-çörekotu-papatya çayı hem bebeği hem de anneyi rahatlatıyor, benden söylemesi.. Bunun yanında masajın da iyi geldiği söylenir ama biz masajın bir faydasını göremedik, prensesim karnına dokunulmasını hiç sevemedi çünkü.. Rahatlatıcı sesler de denenebilir, beyaz gürültü gibi.. Ya da elektrik süpürgesi, fön makinesi gibi.. Bizde bunlar da bir işe yaramamıştı..
Alt Bakımı: Bebeğin altını su ve pamukla temizlemek vücutlarında yer alan koruyucu tabakayı korumak açısından önemli.. Kullandığınız pamuğun da organik olmasına dikkat etmek lazım.. Bebek bezlerindeki tehlike burada da mevcut, ağartma yapılan  pamuk, göğüs pedi, ıslak mendil gibi ürünler klorsuz organik olmalı.. Alt bakımında her çiş sonrası temizlemeye gerek yok, her kaka sonrasında da yukarıda bahsettiğim gibi su ve pamukla temizleyip yine pamuk ile kuruladıktan sonra  asidi alınmış zeytinyağı sürüp kapatmak önerim.. Biz bu sayede hiç pişik problemi yaşamadık.. Sadece misafirliklerde ıslak mendile başvurduk onda da söylediğim gibi organik olarak aldığım ürünleri tercih ettim.. Organik bulma şansınız yoksa uni baby nin ıslak pamuk olarak satılan yenidoğan serisi var, birkaç farklı içerik yapmışlar, sade olanı sadece su ve pamuktan oluşuyor.. Tabii pamuk klorsuz değil ama piyasada satılan diğer ürünlere göre yine en masum içeriğe sahip, ebebek mağazalarında vardı..  Unutmadan söyliyim kız bebeklerin alt temizliği yukarıdan aşağı doğru yapılmalı her zaman..Pişik kremi kullanacaksınız içeriğinde paraben olmamasına dikkat edin, şu krem iyidir diye birşey söyleyemem bir bebeğe iyi gelen diğerini daha da azdırabiliyor çünkü.. Biz melvita ve nivea markalarını deneyip Topfer'de karar kılmıştık acil bir durum için.. Hametan türevi ilaçlarda paraben var dikkat edin..
Ev Sıcaklığı: Bebeği çok sıcak ortama alıştırmamak lazım, bebeğin odasını evin sıcaklığından daha yüksekte tutmaya çalışmak evin içinde bir hava akımı yaratacakve kapılar açılıp kapandıkça bebek için tehlikeli bir durum oluşturacaktır.. Hem de sıcak ortamda terleyen bebek birçok olumsuz duruma davetiye çıkaracaktır..Bu nedenle tüm evi sabit bir şekilde 21-22 dereceye ayarlamak bebek için en ideal ortam.. Bunun üzerine çıkıldıkça havadaki nem oranı düşüyor ve kuru hava burun tıkanıklıkları gibi sorunları da beraberinde getiriyor.. Sadece banyo zamanı 1-2 derece yükseltmek yeterli.. Biz gezip tozmayı çok seven bir çift olduğumuz için çocuğumuzu da bu yönde yani pamuklara sararak değil dış ortama en rahat adapte olacağı şekilde büyütmek istedik.. Evdeki sıcaklık ortamına bu şekilde alıştırınca o kadar onunla gezip tozmamıza rağmen bir kere hasta olmadı üşütmeye bağlı.. Tüm seyahatlerimiz kışın ortasında olmasına rağmen..Sonuç olarak yaşam tarzınıza onu uydurmanız lazım yoksa onun hayatını da kendi hayatınızı da zindan edersiniz..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...