26 Haziran 2013 Çarşamba

Taze Annelere Tavsiyeler (Doğum)..




Ve işte aylardır beklenen o büyülü an.. Siz de benim gibi normal doğum bekleyenlerdenseniz hastane çantanızı 8. ay gibi hazır etmenizde fayda var..Hastane çantası için gereklilikler önden düğmeli elbise gecelik, sabahlık, emzirme sütyeni, göğüs pedi, tek kullanımlık alt iç çamaşırı (mothercare mağazalarında var), makyaj çantası (gelen misafirlere karşı solgun görüntünüzü toparlamak için olmazsa olmaz), kırmızı lohusa tacı, bebeğin ve sizin o güne kadarki kontrol ve test çıktılarınızın olduğu dosya ( her kontrolden sonra çıktı isteyerek dosyalamakta fayda var, acil bir durum halinde başka bir hastanede müdahale edilmesi gerektiği anlar için tedbirli olmak lazım), bebek için hastane çıkışı ve battaniye (artık çoğu hastane bunları veriyor, o yüzden abartmamak lazım, ben götürdüklerimden hiçbirini çıkarmadan eve getirdim mesela), bebek bezi/ıslak mendil (bunlarda hastane tarafından karşılanıyor kaldığınız sürece, o nedenle doğumdan önce doğum yapacağınız hastane ile görüşmekte fayda var, neler karşılanıyor, neler hazırlanarak gelinmeli diye), bebeği eve getirmek için araba tipi ana kucağı, ağız/omuz bezi, fotoğraf makinesi veya kamera, almayı düşünüyorsanız kapı süsü, gelen misafirler için bebek ikramlıkları, göğüs bakımı için ihtiyacınız olacak e vitamini kapsülü, garmastan pomad ve karbonatlı su (her ne kadar hamileliğin son haftalarında lanolin kullansanız da bebeğinizin ilk emmesiyle birlikte göğüslerin travma geçirdiği bir çok kaynakta belirtilmekte, bu nedenle doğduğunda sürekli emmek isteyecek bu küçük misafiri rahat bir emzirme süreci için yukarıda bahsettiğim üçlü çok işe yarıyor, özelikle karbonatlı suyu her emzirme öncesi ve sonrası kullanmak hem göğsü çok rahatlatıyor hem de bebeğin ağzını pamukçuk hastalığına karşı koruyor, emzirme sonrası karbonatlı su ile sildiğiniz göğsünüze e vitamini ve garmastan sürüp göğüs pedi ile kapatmak, bir sonraki emzirmede tekrar karbonatlı su ile silip bebeğinizi emzirmek yetiyor sorunsuz bir emzirme dönemi için), hastane çıkışında giyilmek üzere anne için kıyafet.. Bu hazırlıklar öncesinde doğum yapacağınız hastane ile hangi ihtiyaçların karşılandığı, hangilerinin alınması gerektiği konusunda görüşmekte fayda var.. Bir de doğum fotoğrafçısı düşünüyorsanız önceden karar verip haberdar etmekte fayda var, hastaneye girdiğiniz andan itibaren hep yanınızda olup her anınız ölümsüzleştiriliyor.. Bizim kararımız bir doğum fotoğrafçısının olması yönündeydi, çünkü o telaşta kendimizin yapacağı çekimlerde atlayabileceğimiz detayların olabileceği riski açıktı..Yukarıdaki fotoğraf doğumdan hemen sonra alınan karelerden..Gelelim bizim doğum hikayemize.. Artık haftada bire inen doktor kontrolümüzün tam 40. hafta kontrolünde, yine beklemeye devam diyerek evimize geldiğimiz günün ertesi sabahı başlayan sancılarım.. 28 saat süren sancı sonunda 40h+2 de hala bir kıpırtı olmayan, anneden ayrılmak istemeyen, içeride halinden memnun bir bebek.. Ve artık uzun bekleyişin sonunda epidural sezeryana alınan ben.. Bu büyülü anı hiçbirşeyin bozmasına izin vermeyen ben ve eşimin gülerek, el sallayarak, kızımıza kavuşacak olmamızın verdiği o mutluluk ve heyecanla girdiğimiz o kampüs havasındaki ameliyathane.. "Era geliyor" sesleriyle keyfimize keyif katan tam bir şenlik havası içindeki o müthiş ameliyat ekibi.. Başından beri varlığı ile kendimi hep güvende hissettiğim ve şimdi de kendimi güvenli ellerine bıraktığım doktorum Özlem Hanım.. Ve elimde aşık olduğum adamın eli ile karşıladığım küçük misafirimizin gelişi..9 ay ben seni mi taşıdım karnımda" deyişim gözümden akan o mutluluk yaşı ile birlikte, babası "Baksana sen şuna" derken..Sonrası gözümü ayıramadığım bir güzellik.. Benim ameliyatımın tamamlanması ve onun temizlenmesi sonrası odada ilk buluşma.. Kelimeler ile ifade edilemez o büyülü an, ilk emzirme..Gözlerini bile açamayan bebeğin emme konusundaki o inanılmaz isteğine şahit olmak.. Ve geldiği bu savunmasız hayatta bir hastane dolusu insandan sadece ama sadece anneye olan ihtiyacının verdiği o garip duygu.. Gelen giden, odaya giren çıkan derken o keşmekeşte gözlerimin sürekli üzerinde olduğu bir mucize.. Hep dua ettiğim gibi kendi gelişini kendi belirleyen bir bebek.. Huzursuz olduğu anlarda benim göğsümde rahatlayarak uyumasıyla anladım bir kere daha, sancılara inat gelmeyerek aslında benden hiç ayrılmak istemeyişini.. "Çok kucağına almak şımartır" diyenlere inat kokumu hiç esirmedim ondan bu süreçte.. Buna gerçekten çok ihtiyacı var çünkü geldiği bu yabancı ortamda..

21 Haziran 2013 Cuma

Taze Annelere Tavsiyeler (Hamilelik) 4..

Gelelim en önemli konu olan beslenme konusuna, omega için haftada 2 kez balık (cıva içermesi nedeniyle büyük balık (ton balığı gibi) değil, küçük ve orta boy balıklar (levrek, çinekop, çipura, istavrit, hamsi gibi) tüketmek gerekiyor. Yine haftada 2 kez ıspanak, semizotu gibi omega açısından zengin sebze yemekleri, günde 1-2 ceviz omega ihtiyacını karşılıyor. Diğer dikkat edilmesi gereken konu kalsiyum, günde 1 su bardağı süt ile her öğündeki yemeğin yanında mutlaka peynir, yoğurt gibi kalsiyum açısından zengin besinleri eksik etmemek gerekiyor..Bebek bir şekilde kendini garantiye alıp, annenin depolarını boşaltıyor. Ama bu depolar doldurulmazsa ilerleyen zamanlarda ciddi diş ve kemik problemleri  kendini gösteriyor..Bunların yanında kendinize günlük rutinde uygulayabileceğiniz bir de egzersiz programı oluşturmanız çok önemli.. 3. Aydan sonra yürüyüşlere başlamanız ve de 32. Haftaya kadar devam etmeniz tavsiye ediliyor.. 32. Haftadan sonra doktorunuzun bilgisi dahilinde erken doğuma etkisi olmaması için dikkatli olmak gerekiyor.. Öyleki günde 1 saatten fazla yürüyen ben 32. Haftadan itibaren 38'e kadar yarım saat  yürümeye başlamıştım doktorumuzun önerisiyle..Bunun yanında mutlaka rahatlatıcı egzersizler yapmak gerekiyor. Bunlar hem ağırlaşan vücudunuzu rahatlatıyor, hem de doğum anını daha kolaylaştıracak şekilde vücudu düzene sokuyor..Kegel egzersizleri başta olmak üzere bu egzersizlere çoğu siteden ulaşmak mümkün..19-20. hafta gibi artık hareketlerini hissetmeye başlayacaksınız.. Kelimelere dökülemez birşey bu.. O hareket etmeye başladığı anda dünya duruyordu benim için.. Bazen bir toplantının ortasında, bazen işte bilgisayar başında.. O anda sadece o ve ben vardık..30. haftadan sonra karnınızda bir köstebekle geçecek günleriniz.. O yumruların karnınızda oradan oraya gezişini izleyeceksiniz hayretle, neresi olduğunu tahmin etmeye çalışarak..Sonrasında bu vuruşlar sizi sıçratacak hale gelecek..Büyüyen bebeğinizle sıkışan idrar torbanız sayesinde dakika başı gidilen tuvaletler mesken yeriniz haline gelecek..Başta da söylediğim gibi en önemlisi bu sürecin tadını çıkarmak.. Mucizelere şahitlik edeceğiniz bu dönemde herşeye tıkayın kulaklarınızı, sadece ama sadece okuyun.. Bebeğiniz ve vücudunuzda olan değişiklikleri, bu ikilinin sizden beklediklerini hep okuyarak destek olun bu sürece..Aldığınız tüm o kiloların aslında emzirme döneminde kullanılmak üzere alındığını, göğüslerinizin renk değişiminin minik bebeğiniz tarafından kolay algılanması için olduğunu öğrendikçe bu mucizeyi daha bir başka yaşayacaksınız..Geri kalan sadece tadını çıkarmak.. Öyle unutamayacağınız anılar kalıyor ki geriye, dolu dolu yaşayınca.. Ben hamileliğim süresince hamileyim diye hiç kenara çekilmedim, doğuma gidene kadar da böyleydi bu.. Hamileliğimin 6. Ayında arabayla balkan turu yapacak kadar güvendim bedenime.. Yaşamdan geri planda kalmayınca, sonrasında geriye çok güzel anılar kalıyor, ileride bebeğimle de paylaşacağım..Arabada geçen 3000 km yol, 7 ülke, 2 hafta.. Çadırda bile kalışım şaka gibi.. Karadağda old city gezisinde elimi sokan arı, yana yakıla buz aradığımız anda karşımıza çıkan tek mekanın adının "ice club" oluşu unutamayacaklarım arasında.. Babamızın dondurma seçiminde gözümüz kalınca elimizdeki dondurmayı " yanlışlıkla!" düşürüp onun dondurmasına atladığımız o anlar yine..Bugüne kadar inatla ağzına incir koymamış benim, babamızın elindeki inciri kaptığı zamanlar.. Artık nasıl gözükmüşse gözüme..En son çocukluğunda arının soktuğu beni bu 9 aylık dönemde 2. defa arı sokuşu.. Doğumdan 10 gün önce taşınma telaşı..Hamilelik öncesi tişörtlerimi giymeye çalışırken oburiksi andıran karnıma gülüşünüz bol bol.. Yüz üstü yatmayı özlemek bile güzel bir anı olarak kalıyor geriye..Bir de son olarak söyleyeceğim, hep dua edin bu dönemde..Sürekli söylendiği gibi hamilelerin duaları kabul oluyormuş, tecrübeyle sabit:)

Taze Annelere Tavsiyeler (Hamilelik) 3..

Cinsiyet konusuna gelince biz öğrenmek istemedik hiç.. Her ikinisini de çok istiyorduk çünkü ama çevremizin ısrarlarına dayanamayıp teslim olduk sonunda.. Lakin minik prensesimiz şimdi de ben göstermiyorum diyerek bizi 5. Aya kadar bekletti.. Bu süreçte tüm belirtilerin (karnımın şekli, yediklerim, karnımda yapılan yüzük testi) erkek olduğu yönünde çevrem beni öyle inandırmış ki farkında olmadan, 5. Ayda doktorumuz kız deyince bu duruma şaşırdığımda anladım bunu.. En çok babamız sevindi bu duruma, "farketmez diyordum ama ben zaten içten içten hep kız istemiştim" itirafında bulundu sonrasında.. İsim konusunda da mümkün olduğunca paylaşmamakta fayda var kanaatindeyim, insanlar yorum yapma gereği duyuyorlar garip bir şekilde çünkü.. Heyecanla söylediğiniz o isme en yakınınızın yapacağı olumsuz bir yorum canınızı sıkabiliyor o dönemde.. İnsanların o isim ile ilgili ne düşündüğünü o ismi koymadan duymak iyi olur diyebilirsiniz, ama bilin ki her isme mutlaka en az bir olumsuz yorum geldiğini gördükçe elinizdeki isim listesi konusunda karamsarlığa düşeceksiniz..İstediğiniz isme odaklanın ve kararlı olun.. O zaman insanların tavrı daha farklı oluyor.. Çatlak kremine gelince, ben 4. Aydan itibaren Lierac çatlak kremi kullandım, karın, bacak ve göğüs bölgesi için.. Bu konunun aslında genetik olduğu, annede varsa ne kullanılırsa kullanılsın yine olabileceğini okumuştum birkaç yerde.. Annemde olduğunu bildiğimden yine de ben elimden geleni yapayım diyerek hiç aksatmadan düzenli olarak kullandım ve hiç çatlağım olmadı.. Öyle ki doğum esnasında doktorum bile takdir etti durumu..Yine bu dönemde vücut lekelenmeye çok müsait olduğundan, hele ki benim gibi lekeye yatkın bir teniniz de varsa güneşe çıkarken mutlaka güneş  koruyucu kullanmak gerekiyor.. O dönemde benim bulabildiğim en masum içerikli krem Sebamed idi.. İçeriğinde paraben ve ethylhexyl methoxycinnamate olmaması gerekiyor.. 5 dakikalığına bile güneşe çıkacaksam hiç atlamadan sürdüm yüz ve vücudumun açıkta kalan kısımlarına.. Göz bölgesi için de Avene markasının stick zones sensibles ürününü kullandım.. Normalde her tatile çıkışta birkaç leke yapıp dönen ben hamilelik esnasında bir tek leke ile karşılaşmadım..Yine hamilelik döneminde virütik rahatsızlıklıklar kritik önem taşıyor, vücudunuzdaki değişiklikleri keyifle izlemenin yanında rutin dışı değişikliklere karşı dikkatli olmak gerekiyor.. Öyleki 20. haftada gözümün kenarındaki kızarıklığın nedeninin uçuk olduğunu göz doktorunda öğrendiğimizde çok şaşırmıştık.. Kadın doğum doktorumuz durumu fazlaca önemsemiş, kullandığım ilaçlarla geçmiş olmasına ve kontrolde de birşey çıkmamasına rağmen doğuma kadar sürekli sorarak takibini yapmıştı..36. haftadan itibaren göğüslerin emzirme dönemine hazırlanması açısından lansinoh lanolin kremine başladığımı da belirtmeliyim ve doğuma kadar da düzenli olarak kullandığımı.. Ama Doğum yazımda da bahsettiğim gibi ilk emzirme sonrasında göğsünüzden hiç ayrılmak istemeyen bebeğiniz ile birlikte göğüslerde bir travma durumu yaşanıyor ve ilk günlerde çeşitli sıkıntılar mümkün olabiliyor.. Sonrasında zaten göğüsler direnç kazanıyor..Söylemiş olduğum gibi ben öncesinde Lanolin kullanmama rağmen ilk emzirme seanslarında normal olarak sıkıntılarımız oldu ama emzirmeme engel olmadan durumu hemen toparladık Karbonatlı Su+E vitamini+Garmastan Pomad kürü ile..
Devamı 4 numaralı yazıda..

Taze Annelere Tavsiyeler (Hamilelik) 2..

 3. Aydan sonra doktorunuz folik asiti bıraktırıp demir başlamanızı söyleyecek.. Bu emzirme döneminizi de kapsayacak çok uzun bir sürecin başlangıcı aslında.. Demiri bazı doktorlar herhangi bir test yapmadan 32. haftalarda günde ikiye çıkartabiliyor.. Test yapılmadan bu dozu arttırmamak lazım bence.. Çünkü demir kullanımı zaten hamililikte halihazırda bekleyen kabızlığı ve hemoroid sorunlarını tetikliyor.. Bu konuya ilaveten bazı arkadaşlarımın doktorları ekstra olarak vitamin de kullandırtmıştı hamilelik boyunca.. Benim doktorum net bir şekilde karşıydı, öyle ki bu dönemde geçirdiğim soğuk algınlığına bile ıhlamur, bal, limon, bol bol tuzlu su gargarası diyerek vermemişti.. Bu süreçte yapılması gereken testler/aşılar konusuna demir dışında girmeyeceğim, yukarıda vitamin olayında da bahsettiğim gibi her doktorun yaklaşımı çok farklı çünkü.. Ama bu yönde tek tavsiyem olacak, her kontrol sonrası yapılan her türlü işleminizin raporunu çıktı olarak isteyin ve bir dosya oluşturun. Bu dosya hastane çantası hazırlayacağınız zaman ilk koyacağınız şey olsun mutlaka. Olur da acil bir durum oluşursa, kontrole gittiğiniz hastaneden başka bir yerde müdahale gerekirse sürece ait tüm kontrol sonuçlarınızın elinizde olmasında fayda var..Bu arada hamileliğiniz doktorunuz tarafından kesinleştirildiğinde bağlı bulunduğunuz aile hekimliğine de durumu bildirmek gerekiyor. Onlar da hamileliğiniz sürecinde kendi takiplerini  ve gerekli aşılarınızı (tetanoz gibi) yapıyorlar..14. hafta gibi bulantılar geçip içinde bir kelebeğin kanat çırpmalarını duymaya başlayınca işte hamileliğin en keyifli süreci başlıyor demiştim kendi kendime.. 2. trimester gerçekten keyfinin çıkarılması gereken bir süreç.. Bulantılar geçmiş ve henüz son dönemin ağırlığına girilmemiş.. Bir insanın kocaman bir karınla nasıl mutlu olabildiğine, kendini bir tanrıça gibi hissedebileceğine şahit oldum ben.. O dönemdeki iş stresim biraz canımı sıkar gibi olduğu bir anda bir arkadaşım "belki de hayatında bir daha yaşayamayacağın bir güzellik yaşıyorsun, hiçbirşeyin bunun tadını çıkarmana engel olmasına izin verme" demişti.. Zaten o ana kadar buna dikkat eden ben, o tokat gibi cevap karşısında herşeye tıkadım kulaklarımı.. Sadece ama sadece bebeğime odaklandım.. O dönemde bana olumsuz enerji verebilecek, olumsuz doğum hikayesi gibi şeyler anlatabilecek her türlü insandan özenle uzaklaştım.. Yanımda olumsuz tecrübeler anlatılmasına izin vermedim.. Moralimi yüksek tutmamı engelleyecek her türlü şeyden uzak durdum.. Bebeğim ve benim olduğu küçücük dünyama kimsenin girmesine izin vermedim.. Doğum yapmış her bayanın anlatacak bir hikayesi vardır, şunu unutmamak lazım her doğum kendine özeldir, her hamilelik gibi.. internetten bu dönemde yapmam gerekenlerle ilgili çok faydalandım, ama hiç bir zaman açıp bir doğum videosu izlemedim, olumsuz senaryolar okumadım.. Sonuç olarak başkasının elindeki kesiği gördüğünüzde irrite olmanız ile kendi elinizdeki kesikte olduğunuz irrite aynı değil.. Kısacası beni doğum anından soğutacak herşeyden özenle kaçındım.. Doğum yöntemine de bebeğim karar versin istedim.. Bu onun kararıydı, burada kendimi düşünemezdim.. Sonuç olarak 2 yöntem vardı ve ben zaten bunların ikisinde de öyle ya da böyle acı çekecektim.. Onun gelişine keyifle hazırlandığım bu dönemde hamile günlüğü tuttum bir de, hafta hafta ne yaşadıysam, ne hissettiysem paylaştım onunla..Bu gerçekten hem o dönem için, hem de sonrası için çok keyifli bir anı oldu..Tavsiye ederim.. Ben "Gün Be Gün Hamilelik" isimli günlüğü tercih ettim, içinde hafta hafta gelişim ve değişim süreci açıklamaları, alışveriş listesi, isim listesi, doğum anında aranacak kişi listesi gibi kısımların olduğu kısacası bu süreç için herşeyin düşünüldüğü güzel bir günlük.. Hafta hafta doldurulacak kısmı da çok keyifli.. Ben D&R'ın internet sitesinden sipariş vermiştim, aklınızda olsun internet sitesinde fiyatlar mağazadan çok daha uygun..
Devamı 3 numaralı yazıda..

Taze Annelere Tavsiyeler (Hamilelik) 1..


Hayatınızın en önemli kararını aldınız.. Evet artık küçük bir misafirin tam zamanı.. Başından sonuna bir mucizenin en yakın tanığı olacaksınız.. Her anını şaşkınlıkla izleyeceğiniz bir sürecin başındasınız.. İşte tam burada atlanmaması gereken listenizin maddeleri oluşmaya başlıyor.. Bir kere zaten yılda bir yaptırmanız gereken jinekolojik muayene ve smear testi bu süreç öncesinde mutlaka yaptırılmalı.. Hamile kalmadan 3 ay öncesinde folik asite başlamak gerekiyor, zaten bu konuda doktorunuz yönlendirecektir.. Hamileliğin 3. ayına kadar devam edeceğiniz bir takviye bu aynı zamanda.. İlk 3 ay bilindiği gibi kritik bir zaman dilimi.. Biz ne olur ne olmaz diye 3. ay dolana kadar kimseyle paylaşmamıştık.. İçimiz kıpır kıpır dolanırken ortalıkta, bu öyle zor olmuştu ki.. İlk 3 ay maydanoz, adaçayı, nane yasak.. Bitki çayı karışımlarında temkinli olmak gerekiyor.. Bulantıların kusmalara döndüğü, sevdiğiniz tatlara sığınmaya çalışırken belki de ömür boyu yememeye yemin edeceğiniz bir dönem de bu aynı zamanda.. İnternetten bile bulanan bir mideye sahip olup, mailboxınıza düşen tüm üyelik maillerini iptal edeceksiniz belki benim gibi, i na na ma ya rak.. 8. haftada haşhaş tohumu büyüklüğünde bir kalbin nasıl attığına şahitlik edeceksiniz gözleriniz dola dola.. Doğumgünümdü ben bu hediyeyi aldığımda.. "Doğumgünün için doktor sonrası öyle plan yaptım böyle plan yaptım" diyen eşime "ben doğuracağımın telaşındayım, doğduğumun değil" dediğimi hatırlıyorum sabah kalp atışı için çağıran doktorumuza doğru yol alırken..hala güleriz buna.. Deli gibi eriğin çıkmasını beklemiş, ne hal ne market sormadığımız yer kalmamıştı.. Nihayet bir gün kapıdaki markette 5 tane küçücük erik için 7 lira vererek o unutulmaz anı yaşamıştım marketin kapısında.. Siz de benim gibi hamilelikte annenin, malsahibinden habersiz  ağzına attıklarının bebekte iz olarak çıktığına inanmayanlardansınız dikkatli olmakta fayda var uyarısında bulunmadan geçemeyeceğim.. Lakin 11. haftada dayanamayıp markette ağzıma attığım çilek ve sonrasında sağ bacağımın üst kısmına sürdüğüm elim sayesinde kızımın sağ bacağında tam da elimi sürdüğüm yerde bir çilek lekemiz var artık..  Elimi sürdüğüm anda farkettiğim ama "yok canım olmaz öyle şey" deyip bir taraftan da acaba mı diye içten içe 9 ay boyunca merak ettiğim bu durum, doğar doğmaz ilk kontrol ettiğim ve görür görmez gözlerime inanamadığım bir olaydı.. Bulantılar yüzünden hiçbirşey yiyemeyip bebeğin bu durumda nasıl besleneceği konusunda tereddütleriniz varsa kaygılanmayın.. Bulantı dönemi geçene kadar, bu durum sanıldığı gibi bebeği etkilemiyor.. Sadece siz psikolojinizi fazla bozmadan bu durumun üstesinden gelmeye çalışın, bu dönemde bebek için yapabileceğiniz en önemli şey bu.. 

13 Haziran 2013 Perşembe

Puset Seçerken..

Minik misafiriniz gelmeden tamamlanması gereken hazırlıklara geldi şimdi sıra.. İşte en keyifli an.. Bu hazırlıkları çok fazla ağırlaşmadan ama çokta erken başlamadan yapmakta fayda var.. Ben sadece elzem ihtiyaçları alacağım konusunda nettim, bu nedenle 7. ay gibi alışveriş listemizde bulunan puset, ana kucağı, park yatak, hastane gerekleri gibi ihtiyaçlarımızı birkaç kez alışverişe giderek hallettik..  Bunun dışında herhangi başka birşeye yönelmedim.. Bebek alışverişi konusunda kontrolden çıkmayacağımız ile ilgili olarak eşimle birbirimize söz vermiştik..  Birçok arkadaşımızdan yaşadığımız tecrübeler doğum öncesi alınan birçok şeyin sonrasında kullanılmadığı yönündeydi çünkü.. İhtiyaç oldukça almak en mantıklısıydı.. Puset ve anakucağı konusunda alışverişe çıkmadan önce ciddi bir araştırma yaptım, hala kullanan arkadaşlarımın da tavsiyelerini aldım.. Sonuç olarak alışveriş listesindeki büyük kalemlerden biriydi.. Ve elimde aşağıdaki özelliklerden oluşan bir check list oluşmuştu bile..
-Kullanım yönü (pusette çift yönlü, ana kucağı ve portbebede sadece anneye dönük kullanım)
-Bebeğin uyuyakaldığı durumlar için tamamen yatma özelliği
-360 derece dönebilen tekerlek
-Hafiflik
-Tekerleklerin az yer kaplaması ve desteksiz ayakta durabilmesi
-Fren sisteminin varlığı ve tek haraketle kontrol edilebilir oluşu
-Yerden yüksek olması
-Tam kapanan tente
-Kumaşının naylon olmaması
-Garantisinin olması
-Yağmurluk ve sepetinin varlığı
-Üretim yeri bilgisi ( made in China ya da PRC olmaması tercih sebebi)
-Kumaşının çıkabilir ve yıkanabilir olması
-Amortisörünün olması
-Oturma kısmının kalın olması
-Ana kucağı ile uyumlu olması (travel sistemler bu anlamda tercih sebebi)
-Tek elle açılıp kapanabilme
-Ön tepsinin varlığı
-5 nokta kemer sistemi
-Kg kapasitesi kontrolü
-Ön tekerlek küçük, arka tekerlek büyük olmalı (4 tekerleğin hareket kabiliyetinin 3 tekerleğe göre daha iyi olduğunu okumuştum.. 3 tekerlek daha tarz duruyor diyenler olabilir, tercih size kalmış)
Elimdeki bu 20 kalemlik liste ile daldık ebebek mağazasına.. Liste mağaza müdürünün gözünü korkuttu tabi başta.. Birçok marka modele bakıp dokunduktan sonra aradığımız özellikleri barındırdığını düşünüp Chicco Living Travel Sisteme odaklandık..Bebek sektöründe de  maalesef üretim yeri olarak Çin dışında ürün bulmanın ne kadar zor olduğunu bildiğimden (bütün o bildiğimiz çok ünlü markaların bile üretim yerlerine baktığınızda China ya da PRC görürsünüz)  bu ürün üretim yerinin İtalya olması sebebiyle artı bir puan ile başlamıştı zaten değerlendirmemize, hem de bizim gittiğimiz tarihte bu üründe indirim vardı.. Aradığımız özelliklere uymayan yanları ise kumaşının pamuklu olmaması ve ön tepsinin olmayışıydı.. Kumaş konusunda diğer markalara nazaran yine de iyi bir kumaşa sahip olduğunu söylemek mümkün, ayrıca her iki koltuğun iç kısımlarında bebeğin rahat oturması, başını rahat tutması için çıkarılabilir koruma pedleri yerleştirilmişti.. Tamamen pamuklu kumaş sloganıyla satışı yapılan Orbit markasına da baktık o sırada, Orbit'e geçtiğimizde kumaş için diğer özelliklerden taviz vereceğimizi gördük, hem de fiyat neredeyse iki katıydı.. Bu nedenle kumaşın tolere edilebilir bir özellik olduğuna karar verdik,  bebeği terlettiği ve rahatsız ettiği gibi bir durumla karşılaşırsak altına pamuklu bir kumaş yayarak çözüm bulabiliriz diye düşündük.. Ön tepsi konusunda da onun yerine ön barının oluşu da aklımız yattı.. Özellikleri tek tek kontrol ederken portbebe parçasına takıldık sonrasında.. Travel sistemlere bakarken aklımızda portbebe gibi birşey almak yoktu çünkü, ama bu üçlü sette o dönemde indirim olduğu için ve de  portbebe neredeyse bedavaya geldiği için düşünelim dedik.. Travel sistem hakkında bilgisi olamayanlar için ufak bir bilgi vereyim, travel sistem aynı tekerlek mekanizmasını kullanabilen puset koltuğu, anakucağı ve portbebeden oluşuyor.. Anakucağı parçasının arabaya montajı için ek bir aparatı da mevcut.. Gelelim karar aşamasına, biz düşünürken Allah mı gönderdi, mağaza görevlileri mi bilemiyorum ama bu modelin portbebesiyle bir anne girdi bulunduğumuz reyona.. Yolunu kesip hemen sorduk tabi kullanılabilirliğini.. İlk 3 ay elimiz ayağımız oldu demesiyle bu seti almaya karar verdik.. İyi ki de almışız.. O bayana her fırsatta teşekkür ettim içimden kullandığım o süreç boyunca.. İlk aylarında neredeyse sadece onda yattı minik prensesimiz.. Baş kısmının eğiminin ayarlanabilir olması, tentesinin ve bebeğin üzerini tamamen kapatabilen fermuarlı bir kılıfının olması müthiş bir kullanım kolaylığı sağlıyor.. İster gezmeli ister kalmalı her türlü seyahat sorun olmaktan çıkıyor, ayrıca o uyurken evin içinde de istediğiniz yere taşıyabiliyorsunuz.. Biz neredeyse 5 ay kullandık, boyumuz daha fazla müsaade etmediğinden vedalaşmak zorunda kaldık..Anakucağını sallanabilir özelliği ile evde, tekerlek ile uyumu sayesinde dışarıda, araç bağlantı aparatı ile araçta ( Güvenlik gereği 1 yaşına kadar gidiş yönünün tersine yerleştirmek gerekiyor) rahatlıkla kullanıyoruz.. 1 yaşına kadar da kullanabileceğiz gibi duruyor.. Puset koltuğunu 8. ayımızın bu ilk günlerinde yeni yeni ev içinde denemeye başladık, o da çıkabilir fermuarlı pedleri sayesinde çok rahat gözüküyor.. Tekerleklerin performansından da her türlü zeminde memnun kaldığımızı unutmadan paylaşmalıyım.. Biz bu seti o dönemde 1199 TL ye almıştık, alt açma içeren seyahat çantası, soğuklar için bacak koruma kılıfı, yağmurluğu, sepeti ve 3 parçası için ayrı ayrı tentesi de bu paketin içindeydi..
Puset konusunda son olarak söyleyeceğim şey de her ailenin kendi yaşam tarzı için özelliklerin değişkenlik gösterebileceği.. Bu sistemin tekerlek kısmı diğer markalardaki muadillerine göre yer kaplama ve hafiflik konusunda fark atsa da baston ya da şemsiye tipi dediğimiz modellerle tabii ki kıyaslanamaz.. Bebeğin ilk zamanlarını böyle pratik bir sistemle geçirip ilerleyen zamanlarında arabayı ne sıklıkla ve nasıl kullandığına bakılarak basit ve hafif baston modellere geçmek daha mantıklı geliyor bana .. Tabii ki kendi yaşam tarzınıza göre tercih size kalmış..

10 Haziran 2013 Pazartesi

Şu D vitamini ve Demir Meselesi..

Bebeğiniz 15. gününe geldiyse doktorunuz ya da bağlı olduğunuz aile hekimliği size d vitaminine başlamanız gerektiğini söyleyecek ve Monovit- Devit ikilisinden birini önerecek. Buraya kadar herşey normal.. Dünyayla tanışma telaşında olan küçük misafiriniz steril bir ortamdan çıkmış yaşamınıza adapte olmaya çalışmakla meşgul tam da bu günlerde.. Ve siz ona kemik gelişimine katkıda bulunsun diye d vitamini damlası vermeye başladığınızda, daha 15. günde o küçücük vücuduna BHA adıyla bir de kansorejen bir madde vermeye başlıyorsunuz.. Alternatif ne kullanabilirim derseniz ethanol içerikli multitabs, sodyum hidroksit ve glukoz şrubu içerikli acd3 doktorların önerdiği diğer ilaçlar  arasında.. Piyasaya yeni giriş yapan deca-tabs d3 damla içeriği gayet iyi gözüküyor, zira sadece zeytinyağı içeriyor..
Benim tercihime gelirsek, yıllar önce kızım için girdiğim arayışta yurtdışındaki bir arkadaşım vasıtasıyla Carlson d drops ile tanışmıştım.. Şimdilerde Türkiye satışı başlamış olmasına rağmen o zaman türkiyede devit, monovit, acd3, multitabs dışında bir seçenek yoktu.. Yıllarca Amerikaya gidip gelen arkadaşlarımıza getirterek kullandım, gidenler bazen wallgreens, bazen wellcare, bazen de Ddrops ile dönüyorlardı.. Hepsi de gayet temiz içerikte d vitaminleri..
Palm yağı konusu mu?? Yorumlar kısmında bol bol düşüncelerimi yazdım, bi daha bi daha yazmayayım..
Şimdilerde ise Deca Tabs, Ocean D3 ve Dekanin D3 içerik olarak temiz piyasaya girmiş ürünlerden..
Demir konusuna gelecek olursak, orada da durum içler acısı.. Doktorların önerdiği çoğu likit demir ilacının içeriğinde yine kansorejen olan paraben var.. Ferrum bunlardan biri.. Ferro Sanol serisi ise piyasadan geri toplatılan partileri nedeniyle güven vermiyor.. Novaferrum sodium benzoate içeriğiyle yine tercih etmeyeceğim ürünlerden.. Sadece c vitaminiyle birleştiğinde değil sodium benzate tek başına da uzak durulması gereken kimyasallardan biri bana göre.. Bununla ilgili yapılmış araştırmalar var.. Bu anlamda Türkiye piyasasında yine en masum içerik toz formdaki Ferromixin'de.. Şunu unutmayın likit ilaçlar mikrobiyolojik üremeye daha yatkın oldukları için daha güçlü koruyucular gerektirir.. Likit formdaki ateş düşürücülerin de içeriğine bakarsanız başta paraben olmak üzere güçlü koruyucular görürsünüz.. Ama tek kullanımlık ambalajıyla da korunmaya alınmış toz formdaki ferromixin gibi ürünlerde herhangi bir koruyucuya gerek duyulmaz..
 Yurtdışından alternatif var mı derseniz Alman üretimi salus firmasının Floradix isimli ürünü var yine tamamen doğal içerikli.. Fakat bu ürün de dozu açısından olmadı, alması gereken demir miktarını alabilmek için 20 ml gibi bir doz kullanılması gerekiyor ki bu da bir bebek için oldukça fazla, hem de yanında alacağı B vitamini gibi diğer vitaminleri alması gerekenin üzerine çıkarıyor.. Dozu düşürdüğünüzde ise bu defa da alması gerektiği oranda demir alamıyor..
Sonuç olarak ben yıllardır iki çocuğum için de d vitamini için başta Carlson, aralarda wellcare, walgreens,  Ddrops , demir için de Ferromixin kullandım.. Hala da kullanmaya devam ediyorum..
Ferromixin'e alternatif olarak Adefer'in de piyasaya girdiğini söyleyebiliz.. Temiz bir içerik..
Fakat burada çok önemli olan bir nokta gözden kaçırılmamalı.. Ülkemizde eksiklik teşhisi konulmadan, herhangi bir test yapılmadan garanti olsun zihniyetiyle daha 4. ayda demire başlanmaktadır.. Vücuda fazla alınan d vitamini ve demirin yararından çok zarar getirdiği açık olarak bilinmektedir.. Bebeğin ilk 6 ay demir ihtiyacının olmadığı belirtilmektedir bazı kaynaklarda, demir deposuyla doğduğu ve anne sütünden aldığı söylenmektedir.. Bu nedenle ben kızımda 7. aya kadar doktorumuz 5. ayda başlatmasına rağmen demir ilacı kullanmadım.. Oğlumda da 7. Aya kadar doktorumuz başlatmadı gelişimi çok iyi olduğu için.. 7. ayda yapılan test sonuçları da demir depolarının iyi olduğunu gösterdi.. Bunda emzirdiğim sürece kullandığım demir ilacımın da etkisinin olduğunu düşünüyorum.. Bir de demir odaklı bir beslenme programı uyguluyor oluşumun..  Bilindiği gibi c vitamini demir emilimi arttırıp, süt ürünleri ve çay gibi besinler de demir emilimini engellemekte.. Sabah kahvaltısında her daim peynir(süt ürünü) olacağı için akşam öğününü demir öğünü yaptım.. Öğlen öğününde de yoğurt ve kefir var çünkü..Akşam yemeği taze hazırlanmış meyve püresi ya da meyve suyu ve et yemeği ile olayı dengelemişiz gözüküyor.. Aralarda ağza atılan pekmez ve kurumeyveler de eklenince günlük ihtiyacı tamamlıyor.. Kilosu başına 1 mg alması gerekiyor günlük..
Pekmez gibi besinleri kullanırken dikkatli olmak gerekiyor, küçük meleğinizin damak tadını oluşturmaya başladığınız bu dönemde olur olmaz her yiyeceğinin içine katarak tat vermek çok büyük risk oluşturuyor beslenme alışkanlığı için bunu da unutmayın.. Bir de pekmez ısındığında zararlı bileşenlere dönüşüyor, pişirmek gibi hatalara düşmeyin..
Bu durum bir süre böyle güzel ama bebeğinizin kilosu artmaya başladıkça olayın seyri de değişmeye başlıyor.. Kiloyla birlikte günlük alması gereken demir miktarı da arttığından, günlük yemek programı demir ihtiyacını karşılayamamaya başlıyor... Kilogramı başına 1 mg demir alması gerektiğinden günlük, 10 kilo üzerine çıkmaya başladığında günlük yediği yumurta, pekmez, et, meyve gibi gıdalar günlük demir ihtiyacını karşılayabilmemektedir. Bu dönemde demir eksikliği yaşamamak için test yapılsın yapılması bir takviye vermek gereksinimi doğmaktadır. Benim bu durum için çözümüm 2 günde bir yani ayın çift günleri bir poşet ferromixin vermek oldu.. Kilosunu, alması gereken günlük demir miktarını, günlük menüsündeki gıdalardan aldığı demir miktarını topladım çıkardım çarptım böldüm en optimum sonuca bu şekilde vardım.. Demirin fazlası da azı da zarar çünkü, tam olması gerektiği dozda olmalı vücutta..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...